NAZ büyüyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Third Birthday tickers

31 Aralık 2012 Pazartesi

2013 e girerken...

Naz,ben ve eşim, herkese önce sağlık, sonra sevdikleriyle güzel bir yıl geçirmesini dileriz.

İnsanın hayatındaki yeni şeyler hep yeni ve taze bir umut taşır .Aynı, yeni bir yıla girerken bitmez tükenmez isteklerimiz, istemediklerimiz, yeni yılda şunu yapmalıyım , şunları asla yapmamalıyım dediğimiz bir sürü şeyin uzunca bir liste haline gelmesi gibi hep umut içindeyizdir. Benim yoktur yeni yıldan çok fazla beklentim. Uzun uzun listeler oluşturmam kendime. Özel günleri severim elbet herkes gibi. Ama yeni yıla girmek fazlada özel gelmiyor bana.

Doğum günleri, evlilik yıl dönümleri daha bir anlamlı sanki. Yani belki kimisine göre yanlış düşünüyor olabilirim tabiki ama sadece tarih değişiyor, hayatımızda bu tarih yüzünden başka şeyler değişmiyor ki! Herşey kendi elimizde. Yinede kutluyoruz tabi, ben en çok da eşimle tanışma yıldönümümüz olduğu için kutluyorum bu günü. Bir yılbaşı gecesi bir arkadaş ortamında tanışmıştık. İyiki tanımışım dedim hep, keşke daha önce tanısaymışım dedim. Çok seviyorum sevgilim seni nice yıllarımız olsun tabiki sağlıklı ve NAZ' lı.

Naz biraz daha büyüyünce belkide onun için kutlayacağız yılbaşını. Anne ağaç süsleyelim, anne evi süsleyelim, anne şöyle yapalım yeni yılda derse kıyamam ben ona herşeyi yaparım. Canım kızım benim, geçen sene 31 aralık da hastaneden aradılar, ay arıyorlar diye bir sevinç açtık, ama malesef sütün bitmiş süt istiyorlardı. getirdik sütünü, gördük seni, iyi ol biran önce dedim, iyi bir sene olsun, sağlıklı ol, yanımızda ol başka birşey istemem dedim, öptüm seni uzakdan, kokladım uzakdan yine. Sensiz, sessiz, hüzünlü, bir yılbaşı gecesi geçirdik. Eksik hissedik kendimizi, halbuki sen yokdun geçen seneye kadar hiç bir yılbaşı gecesi fakat sana hamile kaldığım günden beri hep yanımızdaydın ve biliyorduk  yani emindik hep de yanımızda olacakdın.

Ben uzun senelerdir, daha doğrusu eşimle tanışdığım yıllardan bu yana hayatımda plan yapmamayı, ayrıca senin erken doğmanda bu kararı almama vesile oldu ki plan yapmıyorum. Planlı yaşamıyorum. Eşim hep son dakikaya bırakır herşeyi bazen çok eğlenir, bazen sessiz olur özel günlerimiz. Ama yinede hep huzur dolu çünkü birlikteyiz ve çok şükür sağlımız yerinde, kızımız yanımızda. Yine bu akşam içinde plan yapmadık. Ailemle bir yemek yeriz. Biraz çerez, cips, hafif içki. Bebiş uyudukdan sonrada arkadaşlara gideriz gibisinden konuşduk ve kapattık konuyu. Olsun ben hergünü yeni yıl gibi yaşıyorum zaten, bana hergün güzel kızımla ve ailemle oldukdan sonra, onlar sağlıklı oldukdan sonra hergünüm yeni benim Naz'ımla, hergün neyi öğrendi bugün diye heyecanlı, huzurlu.Şükürler olsun allahıma.

Heleki bugün aldığım kötü haberden sonra plan yapmamakla doğru yaptığıma bir kez daha inandım. Bugün 5 gün önce yeni doğum yapan arkadaşımın , büyük kızı ki daha 4 yaşında kötü bir tümörle hastaneye kaldırıldığını öğrendim ki yıkıldım. Tüylerim diken diken oldu ama inanıyorum atlatacaklar biran önce sağlığına kavuşacak biliyorum. O yüzden bu yeni yıldan 2013 den herkes için önce arkadaşımın kızı için sağlık, bebeğime, eşime, aileme, kendime bol bol sağlık ve huzur dolu günler diliyorum ve başka bir dilekde bulunmuyorum.

Mutlu yıllar, İyi seneler

Sevgiler

Hilal

27 Aralık 2012 Perşembe

Naz' dan kısa kısa...

Bu aralar Naz biraz bizi zorluyor, gündüz annem, akşamları ben of yorulduk diye atıyoruz kendimizi bir köşeye. Şimdiye kadar hep güleryüzlü olan meleğim son zamanlarda hep bir yalancı ağlama, mızmızlanma, istediği şeyleri elde etmek için, hatta bazen durup dururken yaptığı ıııhhhg diye kendini ve dişlerini sıkma hareketi, hep mutsuz sanki :( Hala yürümedi. Gerçi erken doğduğu için onu kafaya takmıyorum . Şu an erken doğmasa 10 aylık olacaktı ve doktorlarda hep 10 aylık üzerinden hesaplarını yapıyorlar kuzucuk için ama yürüyemediğinimi hırs yapıyor artık, evde çok sıkıldı değişik bişeyler mi istiyor ben anlayamıyorum ama genel anlamda mutsuz, iştahsız, uykusuz bir bebek oldu benim fıstığım.

*Henüz hala başka diş gelmedi üstde 4 altda 2 olmak üzere 6 dişimiz var.

*12.12.12 de tam 9 kilo, 74cm oldu benim prematüre bebeğim :)

*Emekleme üzerine doktorasını yaptı profösörlüğü zorluyor. Koltuklar hariç heryere kolayca çıkıyor ve çok kolay iniyor. Koltuklara da bağırarak çıkarttırıyor kendini. Çıkamıyor ama her yerden inebiliyor hatta bizim bazalı yüksek yatağımızdan bile! Babam öğretmiş sehbadan, koltukdan nasıl inmesi gerektiğini benim canavar en fazla iki göstermede hemen aynını yapıyor maşallah. Arkanı döneceksin ayakları aşağıya salacaksın demiş ve derken canlı canlı birlikte denemişler babamla. O gün bugündür yaklaşık 15 gündür hemen arkasını dönüyor yavaşca kendini bırakıyor ama çok yavaş, ayakları yere değene kadar kendini sağlama alıyor sonra hop oturuyor.

*Hala oyuncaklarla pek arası yok, TV yi ise en fazla 10 dk izliyor. Bizimle oynamayı tercih ediyor. Kaç Naz yakalıyorum diye peşinden emeklememize bayılıyor kıkır kıkır gülüyor. Yüksek sesle ellerimizi yere vurarak hav hav diye bağırmama bayılıyor. Sürekli insanlarla yakın temasda oyunlar oynamak istiyor, oyuncak umrunda değil ya da sürekli dışarıda prensesler gibi arabasında oturup etrafı izlemek istiyor ve hiç dışarıda mızmızlanmıyor, ağlamıyor.

*Üzerinden kıyafetlerini çıkartıp göbişini, koltuk altlarını gıdıklama olayına mest oluyor.

*Bezini değiştirmek ise bir işkence saati gibi. Oda, bizde inanılmaz yoruluyoruz. Hem ağlıyor, hem kaçıyor. 2-3 kişi zor alıyoruz altını :(

*Herşeyi çok çabuk öğreniyor fakat çok kısa sürede unutuyor :) örneğin kulakların nerde dediğimizde artık kulaklarını göstermiyor. Sobada ellerini ısıtıyormuş gibi yapıyordu artık onuda yapmıyor ama naz nasıl bıcı bıcı yaptı dediğimizde eliyle kafasını okşuyor şirinem benim. İşaret ve başparmağını sallayıp ıı ııı diye bize kızıyor bizim ona yaptığımız gibi :)

*Artık kim olduğu farketmeksizin her gidenin arkasından kıyametleri kopartıyor çünkü o da dışarı gitmek istiyor.

*Uykularımız düzenli ama saati yok daha öncede söylediğim gibi. Gece 10-11,30 arasında bir vakite uyuyor prenses, sabaha karşı 4-5 ya da 6 da kalkıp sütünü içiyor (devam sütü kullanıyorum) sonra geç yattığı için sabah 9-10 zor kalkıyor yatakdan. Öğlen çok yorulmuş oluyor ve 12,30-13,30 arası dalıyor ve 3 yada 4 saat uyuyor. Erken kalksa sağlam bir düzen oturacak ama malesef benim kuzu sabah uykusunu çok seviyor. Son 15 gündür havaların soğumasıyla ortamızda yatıyordu ama çok zorlandık çünkü sabaha karşı süt saatinde uyanıyor ve bizi yanında görünce oynamaya bir başlıyor oyun uzadıkça uzuyordu. Bizde uykusuz tabi. Baktım olmuyor yatağına aldım, yatağı bizim odamızda zaten. Uyku tulumunu sevmediğinden, artık sobayı sabaha kadar açık bırakıyorum ve üstünü açsada bende rahat rahat uyuyorum. Yatağında sütünü veriyorum biraz ağlasada mızmızlansada sütden sonra dalıyor tekrar uykuya , oyun oynamıyor . Bizde rahat ettik böylece 2 gündür :) Uyku saatleri beni çok zorluyor çünkü kendime ayıracak hiç vaktim kalmıyor. 11 e kadar şansını zorluyor uyumuyor artık en sonunda ikimiz birlikte sızıyoruz. Biraz canım sıkkın yani bu konuda.

* En kötüsü yemek :( Malesef hiç iştahlı bir bebek değil. Kötü bir beslenme düzenimiz var. Sabah 10 gibi uyanan kuzucuk kahvaltısını bir , birbuçuk saatde ancak bitiriyor, çoğu zaman bitirmiyor. Mama sandalyesinde oturmayı red ediyor. Gezerek yedirmek ise bir işkence :( Annem bebek arabasına koyup mahallede elinde tabakla geziyor. Ben mama sandalyesini yere indirip, eline oyuncak verip(oyuncakda mandal, tarak, artık elime ne geçerse,kendi oyuncakları umrunda değil) baby tv açıyorum. Farklı farklı yöntemlerle zorla bişiler yedirmeye çalışıyoruz. Ama artık kaşıkla püre haline getirilmiş mamalardan çok lokma lokma elle verdiğimiz yiyecekleri istiyor.

*Menülerimiz ve saatleri şöyle;
10:00-11:30 arası kahvaltı : Yumurta sarısı, ceviz, pekmez, bir dilim peynir, birazcık tereyağ, milupanın tahıllı, ballı toz kahvaltı maması. Bazen mama yerine süt ve ekmek koyarak değiştiriyorum.
12:30-13:00 gibi bir meyve yedirmeye çalışıyor annem. Genelde mandalina veriyordu ama bu ara onuda yemeyi redediyor çünkü tatlı şeylere bayılıyor. Ardından 100 -110 cc süt içip öğle uykusuna yatıyor. 100-120 cc arası süt içer hep daha fazlasını yapsakda içmiyor.
16:30-17:30 arası artık allah ne verdiyse :) yani evde ne varsa. İçine ekmek doğranmış çorba ya da sebze. Yoğurtlu pilav ya da makarna yada dolma içi. Patetes, köfte, balık, börek, kek. Hangisi varsa çok büyük bir porsiyon yemesede bir avuç kadar yiyor.
19:30 gibi biz akşam yemeği yerken yediklerimizden öneriyorum bebişe isterse biraz daha yiyor istemezse yemiyor .Ki çoğu zaman istemiyor. Bende yemezse üzerine kivi, muz , elma ya da portakal yediriyorum ya da hoşaf. Ama ancak hepsinin yarısını bile zor yiyor.
21:30 gibi gece muhallebisi hazırlıyorum yine milupanın :) ama içine bir sürü şey karıştırıyorum çünkü tamamını bitirdiği tek öğün gece öğünü bende içine ne bulduysam kokuyorum. Meyve yememişse muz, elma, armut ne varsa  rendeliyorum. Gün içinde yoğurt yememişse meyve yerine yoğurtda kokuyorum bazen. Bir tane kuru incir doğruyorum. Ceviz yememişse ceviz koyuyorum. Birazda toz gece muhallebisinden koyup hafif suyla karıştırıyorum. Bayılarak yiyor. İçim rahat ediyor o yiyince.
22:00-23:00 arası sütümüzü içip uyuyoruz.

*İçim hep huzursuz. Yanlışmı besleniyor, yoksa ben mi yanlış besliyorum. Gerekli gıdaları alıyor mu? Az mı yiyor? Çok mu zayıf? Annelik böyle iç sızısı sanırım. O yemedikçe içim sızlıyor. Hatta bazı günler bu saydığım menünün çoğunu yemiyor. Yada minik minik atıştırıyor akşama kadar. Acıktığı zaman da oluyor ama doyması 10 küçük kaşık :( Çok su içmiyor, onada üzülüyorum . Umarım sen tok hissediyorsundur kızım deyip tesselli etmeye çalışıyorum kendimi.

*Naz malesef emmedi. Küvezde kaldığı dönemde benim üzüntüden sütüm hiç artmadı ve o çıkınca çekmekden yorulduğu için emmeyi reddetti ve aptamil ile büyüdü. Bende hazıra alıştığımdan mı , yoksa başından beri çok içli dışlı olduğumdan mı hazır toz ürünleri vermeye hiç çekinmedim Naz' a. Bilmem iyimi yapıyorum ama kahvaltı da ve gece muhallebisinde toz hazır ürünlerden kullanıyorum ve hala toz devam sütü veriyorum. Ama onun haricinde yediği herşey organik :) tereyağ ve yumurtası köyden tazecik günlük geliyor, yoğurdu annem mayalıyor, sebzeler meyveler tazecik tarladan, portakallar babamın bahçesinde dalından kopartıp yiyor :) Ama ben yinede beslenmiyor hissine kapılıyorum porsiyonları az yediği için. Belki de iki ayrı kişinin ayrı ayrı yöntemler kullanarak beslemeye çalışmamızmı böyle iştahsız yaptı bebişi, yoksa kendisi mi iştahsız? Umarım ben doğru yapıyorumdur.

işte muz, incir ve toz muhallebi :)

Bunun değişik karışımlarını alıyorum, bazen muzlu tahıllı, bazen pirinçli, bazen irmikli

Sabah kahvaltılarının içine biraz da bu toz halindeki bu mamadan koyuyorum.

 

Kısa kısa dedim ama bayağı uzun bir yazı oldu. Yemeyen, uyumayan ve mutsuz bir bebekle birlikte olmak bu ara zor oluyor, dolayısıyla aklıma gelenleri yazmak uzadı da uzadı. Meleğim biran önce bu günleri atlatıp düzenli yemek ve uykulu bir döneme gireriz. Güzel ve mutlu günler geçiririz. 

canım kızım

sevgiler.


25 Aralık 2012 Salı

Cennetden bir köşe :)


Uzaklarda aramaya, cennet nasıl bir yer diye düşünmeye gerek kalmadı, bence burası tamda başlıkda söylediğim gibi cennetden bir köşe. Bayılıyorum denizine, havasına, yağmuruna, yağmur sonrası açan güneşine, fırtınasına, fırtına öncesi sessizliğine, özellikle kışına hayranım. Ben oldum olası yazları sevmem zaten, sıcak, yapış yapış, nemden nefes alınmaz, sivrisinekler bir yandan, gündüzler çok uzun ve işyerinde uzun geçirilen saatler...vs.Ben yazı hiç sevmiyorum.
Buraya tekrar taşınırken kızımıda böyle güzel bir yerde büyütücem diye çok ama çok sevindim. Çocukluğum çok güzel geçti benim, toprakla, denizle, arkadaşlarla doya doya geçirdim. Kızımda inş aynen benimki gibi hatırlaycağı güzel bir çocukluğu olur diyerek bir hevesle geri geldim memleket kokusunu doya doya içime çekdim.
iki - üç gün yağan yağmur, kapalı hava, soğuğun ardından dün açan güneş bugünde kendisinden mahrum etmedi bizi ve aydınlattı, neşelendirdi beni. Bu hava muhteşemdir bodrum da. Dışarısı 14-15 derecedir, ısıtır güneş bütün evleri, denizi, kuşları, içimizi..Kaban ya da mont giyersin terlersin, çıkartırsın üzerinden hafif üşürsün, tatlı tatlı bir meltem eser deniz kokusuyla gelir burnunun ucuna , içine huzur dolar.
İşte bende ofisde oturmuş bu muhteşem havanın en azından bir nebze tadını çıkartırken, aklıma kızım geliyor ve üzülüyorum :( çünkü bu güzel havada onu alsam şöyle denize karşı otursak ana-kız kahvelerimizi yudumlasak (minik kızım türk kahvesi hastası bu arada), kızımda bu güzel havada bol bol oksijen doldursa ciğerlerine mis gibi ama şans belki pazar günüde böyle muhteşem olur ve hayalimi yaparız ana kız diyerek işimin başına geri dönüyorum

Sevgiler.




24 Aralık 2012 Pazartesi

Pazar günü gribi:(


Hiç sevmem grip olmayı, yatmayı ama illa ki her grip oluşum yatarak olur benim. Cumartesi gayet iyiydim. Akşam yemeğinden sonra evi topladım, 2 odayı temizledim, çamaşır yıkadım astım, salonu da ertesi sabah temizleyip, kızımla güzel bir pazar geçirip, alış-verişe gitmek üzere plan yapıp uykuya daldım. Fakat sabah süprizi, boğazım, başım çok acıyor kalkamıyorum yatakdan. O durumu hiç sevmiyorum. Başım ve bütün kemiklerim ağrımasa yine kalkarım yatakdan ama ne hacet. Zorla kalktım kızımın kahvaltısını hazırladım.
Bende bir kaç bişi atıştırdım tekrar yattım ve hiç kalkmadan ilaçlarla biraz gözüm açıldı. Sabah işe gelebildim.
Bebişe ben yatarken sağolsun annem baktı. Canım annem benim. Biz buraya taşınırken ev aramadık annemlerin alt katındaki daireyi tadilat ettirip oturduk. Yani üst katta annem, altında ben oturuyorum. Şanslıyım ailem sonuna kadar arkamda, çok şükürler olsun. Dolayısıyla bebeği soğukda yatağından kaldırıp bir yere götürmeye gerek kalmıyor sabahları annem geliyor, ben çıkıyorum işe.
Annem akşamları yemeğimizide yapıyor hep birlikte yiyoruz. Yemekde yapmıyorum. Nazar indiricem şimdi kendime :) Neyse yani ben işdeyken, başım sıkışınca, bir yere gitmek istediğimde(nadirde olsa), hasta olduğumda annem hep yanımda ve bebeğime bakıyor, hemde çok severek bakıyor. Çok teşekkür ederim sana canım annem ve babam :)
Kuzucuk da sağolsun geç yattı 11 e geliyordu sanırım, biraz iyileştiğimden ve babası geldiğinden annem dinlenmek üzere gitti ve ben uyuttum kızımı, zor uykuya dalıyor. Uyudu ama sabaha karşı 4 de kalktı ve 1 saat yatağın içinde oynadı (bunu yaklaşık 15 günden bu yana yapıyor) Bende uyumasını bekliyorum üstünü örtüp rahatça uyuyalım diye tabi uykusuz kalıyorum hatta bugün hastalıkdan da sanırım saat çalmış, abim kapıyı çalmış, babam aramış hiç birini duymadan mışıl mışıl 9 a kadar uyumuşum ve işe geç kaldım tabiki.
Ama iş yerim 7-8 dk yürüme mesafesinde 9,20 işe geldim. Utandım tabi ama napalım allah beterinden saklasın hasta yatarak geçirilen bir pazar günü, uyumayan bebek, baş ağrısı derken bende dayanamadım sanırım.
Ben pazartesiye böyle başladım bakalım devamı nasıl olacak? Fakat hekese sağlıklı , hasta olanlara şifa, olmayanlara mutluluk, huzur dolu bir hafta geçirmelerini diliyorum.



22 Aralık 2012 Cumartesi

ilk defa mimlendim :)

Sayfaları geziyordum. Herkes mimden bahsediyor, sorular yanıtlıyor allah allah dedim. Naz' lı Günler in mimlenmesini okuyordum bir baktım benim ismim var. Hemen sordum nedir diye. sağolsun yazmış kendisi cevabına ve mimlemene çok sevindim Naz' lı Günler.Çok teşekkür ederim.

İşte benim cevaplarım;

1. Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?
Mantıklı olmaya, herşeyin mantığını düşünmeye ve boş konuşmalar yerine mantıklı konuşanları dinlemeye bayılırım fakat nedense hayatımın çok önemli kararlarını verirken bile mantıklı düşünür sonuçta duygularımla karar veririm . Terazi burcu olduğumdan mantık, adalet, duygular, dürüstlük hepsi ön plandadır bende. Kararlarımı çok zor veririm, en ufak bir şeyi bile çok uzun düşünür karar veririm. Örneğin arkadaşlarımın davet ettiği bir yemek diyelim. Mantıklı düşünürüm nezaket icabı gitmem lazım, beni düşünüp davet etmişler gitsem iyi olur diye düşünür en son duygularıma sorarım :) gidersem mutlu olacakmıyım?olmayacakmıyım? ve ona göre karar veririm. Bende anlayamadım duygularmı , mantık mı ön planda ama sanırım ikisinide dengede tutmaya çalışıyorum.

2.İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?
Hep daha fazlasını isteyen, teknolojinin gelişmesiyle değişen sosyal yaşamı yakalamaya çalışan bir insan topluluğu olmaya başladığımızdan bu yana insanlar gözünün önündeki ve elindeki mutlulukları malesef göremeiyor çünkü kendileri hep daha fazlasını elde etmek için bir çabalama içinde olduğundan elindeki görecek hali yok. Her gece yatttığımda düşünürüm, bugünde sağlıklıydım yedim, içtim,çalıştım, sevdiklerimle birlikteydim, eşim, ailem, kızım hepsi sağlıklı, daha ne isterim ki der ve binlerce şükür ederim.

3.Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?
Keşkelerim çok olur benim malesef. Çok düşünüyorum ya güya karar vermek için halbuki çok düşünüyormuş gibi yapıp duygularımla alelacele son dakika çok hızlı karar verdiğimden keşke almasaydım, yapmasaydım dediğim çok şey olur. Gereksiz yere o kadar çok para verdimki elektronik eşyalara, örneğin ceptelefonu.

4.Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin? 
Çok sessiz biriydim ben eskiden. Ne hakkımı savunur, ne de konuşur çekingen dururdum her ortamda ama aileme ve sevdiğim en yakın arkadaşlarıma gösterirdim pençelerimi, sivri dillimi. Bir kaç iş deneyimimden sonra şimdilerde her türlü ortamda hakkımı savunurum ve bana yapılan haksızlığıda unutmam asla. Hiç tanımadığım insanlara bile karışasım gelir o haklı bu haklı değil diye :)

5.Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?
Herşeyim olsun diye değil, beni mutlu eden şeyler olsun diye çalışıp didiniyorum. Tok gözlü sayılmam herhalde ama sadece ihityacım olan şeyi dilerim fazlasını değil.

Biraz uzun mu oldu ne :) ben kimi mimlesem hııı işte benim mimlediklerim ;
tubbanne
rüya'da
biraz elif biraz ada


19 Aralık 2012 Çarşamba

Naz' ın doğum günleri, mevlüdü, kınası vs....

Evet çok şükür kızımın şimdiye kadar okutamadığımız bebek mevlüdünü okuttuk ve bilmiyorum heryerde var mı ama burda adet olan ellerine kına yakma merasimini bitirdik. Bu üzerimde büyük bir yükdü. Esasında adetlere göre 6 aylıkken yakılması gerekiyor bu kına ama artık bu adet biraz değişmiş herkes ilk yaş günüyle birlikte yakıyor. Esasında ben böyle adet, gelenek ve görenek işlerinden çok hoşlanmıyorum ama burda mecburen biraz çevreye göre hareket etmek , ne gerekiyorsa yapmak durumundayız. Fenada olmadı hani :)

Resimler aşağıda ama çok resmimiz yok malesef herşeye birden yetişemedim. Kızı tutayım, gelenlerle ilgileneyim falan derken fotolar malesef özensiz, az ve bulanık çıkmış. Ya böyle durumlarda kendime iyi bir fotoğrafçı bulmam gerekiyor zira ailemde benden başka foto çekme meraklısı yok, bende çok meraklı sayılmam esasında ama kızım için mecburen yapıyorum. Fotolar için sonradan bayağı üzüldüm ama napalım elimizdekilerle yetinicez artık.

10 aralık doğum günüydü kızımın o gün kendi aramızda yengeler, akrabalar bir pasta üfledik. Kısa bir merasim. 15 aralık cumartesi gündüz mevlüd okundu, kınamız yandı. Akşam arkadaşlar geldi tekrar pasta kesildi. İşte resimlerle NAZ' ın doğum günleri...

10 aralık uğur böcekli pastamız, Naz maytapları çok sevdi

Ayrıca ilk defa gördüğü mum ve maytaplara çok şaşırdı

Üflemeyi beceremedi. Sadece baktı kuzucuğum

Komik çocuk ya herşeye şaşırırmı bir bebek?

Bu arada küçük gelen elbisemiz hemen değiştirildi ve bu elbise daha çok hoşuma gitti

Giyindik, süslendik misafirlerimizi karşıladık

Kafamızdaki bu bandı sadece resim çektirmek için zar zor bir kaç dakika tutabildik

Artık sinirlendi çıkarın bu bandı kafamdan diye :)

Çıkardık rahatladık ama biraz kalabalıkdan hoşlanmadık, uykumuzda geldiğinden mız mız dık

Akrabalarımız geldi

Komşular, Arkadaşlar geldi mevlüd başladı

pilav ve ayran ikram edildi gelen misafirlere

Kına elbisemiz giyildi ve durmadığı için eline ne bulduysak verdik. Açacakla oynuyor

Çok sinir yaptı çok

Yine adetlerimizden tepsinin içine kalem, altın,makas,ayna,kitap kondu. Bebek hangini ilk alırsa büyüyünce onunla ilgili bir mesleği olacak diye yapılıyormuş bu adet :) Örneğin kalem,kitap alırsa okuyacak büyük adam olacak, ayna alırsa güzelliğine düşkün olacağına, makas alırsa terzi, altın alırsa zengin :)
kuzucuğum hepsini teker teker sol eliyle aldı sağ eline biriktirdi. Ama ilk kalem aldı, sonra makas, sonra altın, sonra kitapa yönleniyordu ki biz aldık tepsiyi önünden . Zira benim meraklının hepsini alacağı belliydi :)
Kınamız geldi. İlahiler eşliğinde kınamız başladı. Hem ellerine hem ayaklarına yanması gerekiyormuş ama zaten durmuyor, iyice sinirleri bozuldu, korktu. Hayır dedim sadece azcık ellerine sürelim kınayı adet yerini bulsun :)
Yaktık ama ne ağlamak ne ağlamak resmen kıyametler koptu. Zor sakinleştirdim. Ellerini yıkarken bile katıdı ağlamakdan. Hemen sütünü içirip mis gibi uykusuna daldı, rahatladı. Kalabalık gitti, bende bir kaç saat dinlendim. Bende bayağı stres olmuşum o ağladıkça, iyi geldi bir kaç saat dinlenmek

Kalktım, kuzucuk uyurken evimizi süsledim. Akşama tekrar hazırlık yaptım

Masamızı ve pastamızı hazırladım. Pastayı aldım tabiki :)

Pembişli pastamız. Nedense kızım doğduğundan bu yana bayılıyorum pembenin her tonuna.
Kıyafet bile alırken başka renk düşünemiyorum.

Yine üflemeyi beceremedik ben yardım ettim bu defa :)

Gecenin sonu. Canımsınız ikinizde. Sizi çok seviyorum.
Her zaman birlikte olalım

14 Aralık 2012 Cuma

Acemi Anne..


Yok yok esasında bu benim ilk acemiliğim değil. Bebeğim iki buçuk aylıkken kuzenimin nişanına gidecektik. E biraz mesefa var, uzak bize. Giyindik hazırlandık erkenden yola çıktık, öğleden sonra 1-2 gibi. Uzunca bir süre kalıcaz, nişandan sonra gece dönücez. Gittik. Uyudu uyandı altını değiştireyim dedim. Aaa bir de baktım çantası yok. Meğer ben onu hazırlayıp  evde kapıda bırakmışım. Allahdan benim kıymetli annem, pratik annem mama ve biberonlarını ayrı bir poşete koymuş ki aç kalmadı yavrucuğum :( teşekkürler annecim :)

Ayrıca yine ben kahve içmeye diye çıktım evden bebişle yanıma bir-iki bez , ıslak mendil ve biberon(mama) dan başka bişey almadım. Ben kahveyi rahat rahat içeyim oda arabasında oyalansın diye eline cafe deki şekerlerlerden verdim bir tane, top şeklinde ambalajlı bildiğimiz bayram şekeri :) ben rahat rahat içerken bir de ne gördüm. Bıcırık şekeri oynarken çikolatası yumuşamış hatta erimiş, bir de minik elleriyle bir güzel sıkmış boynundan ayaklarına kadar üstü çikolata olmuştu ve ben yine acemi anne yanıma kıyafet almadığım için (sadece bir kahve içip geleceğiz ne gerek varki kıyafete diye düşünmüştüm) bebişimi o şekilde uyutmak zorunda kaldım :)

Ayrıca çok üzücü bir acemiliğim daha var. 4 aylık falandı tırnaklarını keserken malesef işaret parmağının ucunuda tırnak makasına kaptırmışım, bir çığlık, bir ağlama, kanama, o sustu ben başladım ağlamaya, ağla , ağla gözlerim çıktı. Bir daha da asla tırnaklarına dokunmadım. Annem sağolsun o kesiyor. Kıyamam ne kadar acımıştır kimbilir.

Son yaptığım acemilik ise biraz can sıkıcı. 10 aralık bebeğimin doğum günüydü. Babası es geçmeyelim deyip bir pasta almış hemen akraba arasında bizbize üfledik pastayı o gece ama esas yarın mevlüt, kına, akşamda biz arkadaşlar arasında bir pasta kesme merasimi daha ama akşamki olay birazda bir araya gelme bahanesi ;) Bunları fotolarla detaylı analatıcam kısmetse ama şu anda sıkıntım büyük. Yarın için kızıma cici bir elbise aldık, bende hsyn de çok beğendik bir heves ama bücürüğüme çok kısa geldi :( elbise benim kızımda büstiyer gibi durdu :) ve aldığım elbiseden sadece bir tane vardı, başka bedeni yok. İşte acemi anneyim ya halbuki alırken bebeğime olup olmayacağını tahmin etmem lazımdı. Ben dedim küçük diye ama babası olur dedi, satış görevliside bu elbise bir yaş grubu için deyince gaza geldik aldık elbiseyi. Yinede hata bende ısrar etmeliydim bu olmaz diye. Zamanda çok az kaldı umarım bu akşam başka bir elbise bulabilirim. Ve acilen benim bu acemiliklerden kurtulmam lazım.

                                        işte küçük gelen elbisemiz. Hatta patilerde küçük :(

10 Aralık 2012 Pazartesi

Kutlu olsun , mutlu ol hep, iyiki doğdun...

(Meleğim hala yoğun bakımda ama makinesiz nefes aldığı zamanlar)


Tam 1 yıl önce işte tam bu saatde 14,30 girdik bebeğim seninle buz gibi ameliyathaneye. Hala karnımdaydın ama işte o buz gibi yere girince anladım benden koparıp alacaklarını seni. Ürperdim, üşüdüm, titredim hatta korktum. Kalbim kanat taktı pır pıırr uçtu gitti tutamadım. Son kez sordum herşey iyimi bebeğim iyimi iyi olacakmı? Sonra yumdum gözlerimi sonsuz bir karanlık, derin bir sessizlik..Uyandım karnımda acıdan başka bişey yok, bebeğim yok. İyimiydi? ilk sorum oldu. Yarı uyanık halimle hatırladığım "iyimi dedim, nasıl? elleri, kolları, ayakları herşeyi tamam mı? :) diye bile sordum. "Bebeğinizin heryeri tamam" dedi uzman. "sadece kendi kendine nefes alamıyor morarıyor makineye bağladık, siz şimdi iyileşmenize bakın"dedi. Heryer uğulduyor, beynim uyuşuk, nefesim kesik kesik aklımda tek birşey var. Bebeğim, yine bebeğim. Ama aklımdan hiç kötüsünü geçirmedim, iyi olacağını biliyordum. Göremedim seni o gece babandan dinledim bol bol. Melek gibi dedi baban. O melek gibi yüzünü hayal ederek uykuya daldım. Uyandım hemen yanına geldim. İşte dediler bu sizin kızınız. Allahım sanki dünyada benim bebeğimden başka güzel bebek yokmuş gibi hayranlıkla, gözlerim dolu dolu izledim seni. Açmadın gözlerini, dokundum küvezine, burdayım annem dedim korkma hep yanında olacağım dedim, duydun sen beni eminim. Duydunki iyi oldun ve 1 ay sonra çıkdın hastaneden. Sana binlerce teşekkür ettim, Allah' a binlerce şükür ettim yanımızda olduğun için.
Zormuş prematüre bebek sahibi olmak, yorucu, yıpratıcıymış ama bir o kadarda güzel evlat sabihi olmak. Çok yoğun geçti 1 senemiz. İlk zamanlar 15 günde bir sonraları ayda bir gidilen doktorlar, iğneler, kontrol, testler. Yorulduk ikimizde ama deydi herşeye. Senin hergün kilo alışını, büyümeni izlemek tüm yorgunluğumu aldı. O bir kerecik gülmen mucizem oldu. Çok yol katettik ama sonuçta başardık.
Meleğim, sevincim, hüznüm, kaderim, güneşim, nefesim işte tam 1 sene önce bugündü. Endişe,hüzün,sevinç, yüreklerimiz pır pır bekledik seni. Geldin. Minikdin, küçücükdün. Allahım dedim bu küçücük beden bu savaşı yenecek mi? Yennddinn. İyiki geldin, iyiki yendin, iyiki bizimlesin. Doğum günün kutlu olsun meleğim. Sağlıklı, mutlu, uzun yılların, yıllarımız olsun. Allahım sanada bana da başka acılar göstermesin. İyiki sen benim kızım, bende senin annen olmuşum. Bana annelik duygusunu layıkıyla yaşattığın için sana ne kadar teşekkür etsem azdır boncukum.


Nice senelere..

Sevgiler


yüzün hep gülsün meleğim

8 Aralık 2012 Cumartesi

Son zamanlarda NAZ


NAZ bu ara evde heryerde..Gerçi salanomuz mutfakla birlikte 25 metrekare ancak yapıyor, biraz küçük. Eşyalarda yerleştikden sonra geriye hemen hemen on metrekare gibi bişi kalıyor.Kuzucuğum akşama kadar bu 10 metrekare alanda 10 bin defa tur atıyordur herhalde :)
Çoğunlukla orta sehbanın üzerinde. Naz ortada rahat dolansın diye tv nin önüne çekmiştim sehbayı tabi üzerindekileri kaldırdım. Fakat böyle daha kötü oldu bu defada tv ye rahat uzanıyor. Allah korusun üzerine düşecek diye yürek erintisiyle sehbayı ortaya tekrar çekdim. Ama sonuç bu defa ayağa kalkıp yine tv ye uzanıyor :(  Sanırım tv yi duvara monte ettirmenin zamanın geldi.


Kolaylıkla sehbanın üzerine hoopp çıkıyoruz


Sehbanın üzerinden hoopp herşeye kolaylıkla ulaşıyoruz. Yapma ve hayır dan anlıyor ama anlamamazlıkdan geliyor. Belki 100 bin defa hayır demişimdir. O da 100 bin defa aynı şeyi yapmaya devam etmiştir. Acaba ben mi yanlış yaklaşıyorum , yoksa benim kuzum mu çok inatçı?
Şu an Naz' ın ulaşabildiği hiç bir yerde süs eşyamız tabağımız, çanağımız, vazomuz kalmadı.

Cd çekmesinide kolaylıkla dağıtmış. Birde eline geçirdiğini ağzına götürüyor, elinden almak istersen kaçıp arkasına saklıyor.
Tüm sehpa ve sandalyelere tutanabiliyor ama henüz koltuklara çıkamıyor.

Küçük sandalyesine çıkıp keyif yapıyor.

 Fotoğraf çekmek işkence oldu hiç poz vermiyor. Ya yukardaki gibi gözlerini kapatıyor. Ya aşağıdaki gibi çirkin oluyor.




Bu da annesinin kızına yaptığı soytarılık. Yakıştı ama :)

Bu da Naz'ın şebekliği :)

Ya böyle olduğumuz yerde sızıyoruz. Ya da aşağıda ki gibi yatağımızda rahat rahat uyuyoruz. Ama geceleri ortamızda yatmayı tercih ediyoruz.
Hiç emzik kullanmadı benim kelebeğim ama oynarken ağzına koymuş bende yakaladım. Emzikli fotomuz oldu sonunda :)
Mama sandalyemizde en fazla 10 dk oturuyor sonra ağlamalar, mızmızlanmalar,çığlıklar alın beni burdannn :)

Çıplak olmaya bayılıyor, mest oluyor. Hiç giydirmesek hiç şikayet etmiyecek. Soyunurken kollarını kaldırıyor çıkartabilirsin der gibi. Soyununca pırr kaçıyor tutabilene aşk olsun! Giyinmek büyük sıkıntı çığlık çığlığa nefret ediyor :)

Esasında bu ara sürekli bizi taklit ediyor. Ama bunların fotosunu çekemedim henüz. Zira makineyi görünce yaptığı şeyden vazgeçip makineye saldırıyor.
"Aaaa Naz napmış" elimi ağzıma kapatıp şaşırmış yapıyorum aynısını müthiş yapıyor aaa diyerek.
"Şiişştt" diye hemşire pozu versem sırıtarak oda hemen işaret parmağı götürüyor ağzına.
Evde sürekli peşimde. Yerde bişi görüp topluyorum(çöp,yada ekmek kırığı gibi) o da hemen yerden bişi topluyormuş gibi yapıyor.

Allah' ım sağlıkla hep yüzün gülsün meleğim, Allah' ım bana da güç, sağlık versinki senin yüzünü hep güldürebileyim.

Meleğime Sevgilerle