NAZ büyüyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Third Birthday tickers

29 Mart 2013 Cuma

Bodrum da tatil - Bölüm II

Bodruma bahar geldi. Hoşgeldi. Evet kışını çok seviyorum güzel Bodrum un ama bahar içime ayrı bir heyecan ve kıpırtı getiriyor. Sabah erkenden kalkıp işe hazırlanırken açıyorum bütün perdeleri içeriye sızıyor bütün pencerelerden güneşin o sıcak ışıkları, sonra açıyorum camı ohh mis çekiyorum içime bahar kokusuna karışmış, yasemin çiçeklerinin kokusunu. Nasıl mutlu geliyorum işe anlatamam.
Ben yaz aylarında tatil anlayışı olmayan bir meslekde çalıştığımdan mıdır yoksa tatil anlayışım mı farklı bilmiyorum ama yaz aylarında otelde akşama kadar havuzda, denizde sırılsıklam o sıcağın altında suya girmeyi, serinlemek için içtiğim içecekden boğazımın şişmesini, bunalınca klimanın altına kendimi atıp heryerimin tutulmasını hiç mi hiç sevmiyorum. Nasıl ama yazdan soğuttum sizi dimi? Olsun herkes buraya ilk ve son baharda da gelsin ve sonra her sene gelmek isteyecek, hatta burdan bir ev alsam emekli olunca buraya yerleşsem hayelleri kurmaya başlayacak.


Bahar ne güzel bir mevsim, hele bu sene bıktıran fırtınalar yüzünden güneşi gören herkes sokaklara döküldü. İçimizde bir bayram havası oldu. Bu mevsimde buraya gelmek isteyenler için hava sıcaklığı 23-24 olarak değişiyor,  akşamları hava hafif serin. Üzerinize yedek kalın bişi almadan çıkmayın.
Fotoğraf çekmeyi sevenler alın elinize makinenizi, atlayın arabaya tüm yarımadayı, tüm koyları köyleri bir günde gezin ve eşsiz kareler yakalayın.
Doğayı severler giyin spor ayakkabılarınızı sahili boydan boya yürüyün olmadı dağ, çayır, bayır gezin. Açın çimlerin üzerine örtünüzü, alın yemeklerinizi ağaçlarla, kuşlarla güzelce doyurun karnınızı. Böyle yürüyüş traceking severler Yalıkavak beldesinde mutlaka Sandima Köyüne çıkmalı. Burası 1960 senesinde terkedilmiş, Bodrum un eski evlerinden oluşan , dağın tepesine kurulmuş belki 300 yıllık bir köy. Köyün her yerinden denizi görmek müthiş bir haz. Keşif ve gezi meraklıları için harika bir yer. Doğa, terkedilmiş köy, boş taş evler, manzara ilk gittiğimde bana müthiş bir haz vermişti.
Ayrıca mutlaka Bodrum kalesini ziyaret edin, önceden bu kale denizin ortasında imiş, ama zamanla deniz doldurularak karayla birleştirilmiş. Harika bir eser, mutlaka gezilmeli. 
Halikarnas Mozele (Kral Mausolos adına hem karısı, hem kız kardeşi olan Artemisia tarafından yaptırılmış anıt mezar) Karyalılardan  kalma, dünyanın yedi harikasından biri sayılan antik mezar kalıntılarının bulunduğu açık hava müzesidir fakat gerçekden de üç-beş taş , sütun parçasından başka bişey bırakmamış sevgili İngilizler. Müzenin çok değerli parçaları ve heykelleri şu anda İngilterede British Museum da sergileniyor ama yinede görmek isteyenler için burada anıt mezarın maketi sergileniyor gerçekden müthiş, buraya gelip de Moselium u görmeyen turist yoktur herhalde. Tarihle ilgili olanlar için güzel bir kısa gezi olabilir.

Denize girmek çok önemli değil, biz kafamızı dinlemek istiyoruz diyenler Bodruma yakınsanız eğer atlayın arabınıza bu mevsimde bir haftasonunu geçirin burda. Arabanız yoksa kiralayabilirsiniz, bir çok firma var  benim çalıştığım firmada 70-85tl civarında araçların günlük fiyatları nisan sonuna kadar. Arabasız olmaz Bodrum da, çünkü gezilecek, görülecek yerler hep uzak. Bodrum merkezde kalınacak otel ve pansiyonlar bu mevsimde de hizmet veriyorlar. Marina tarafında kalırsanız, akşamda bu taraflarda damak zevkinize göre müthiş restorantlarda akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz. Herkese uygun harika restorantlar özel marinaya yakın yerlerde. Akşam biraz eğleneyim, bir bardak içkimi içip dinleneyim diyenler yine marida da yat club e gidebilir. Az oynamalı, bol oturmalı, güzel müziklerin çalındığı bir yer, ayrıca bar kısmına geçmeden restorant bölümünde müthiş lezzetler var bilginize. Ama yok eğlence, müzik değilde, sevdiklerimizle sohbet edip, kahvelerimizi içmek istiyoruz diyenler yine marinada Kahve Dünyasına gidebilir ya da alıştığımız, bildiğiniz kahve lezzetleri için yine marina caddesinde Starbucksa uğrayabilirler

Eminim bu kısa Bodrum ziyaretinden sonra geri dönmek istemeyecek ama mecbur dönecek fakat herkese pozitif enerji enjekte edeceksiniz.Şimdiden herkese iyi tatiller.
Sevgiler 

28 Mart 2013 Perşembe

dizi keyfi...

Dün akşam ne güzel bir gece geçirdim anlatamam. Kumandayı alıp dizi keyfi bile yapmak lüks dü benim için ama dün akşam başardım yaptım. Malum artık herkes biliyo benim kuzucuk sabahları çok geç uyanıyordu.9-9,30 gibi kalkıyor öğlen uyumak bilmiyor, akşam yatmak bilmiyordu, bazen gece 11 e  kadar uyanık kalması benim fazlaca hayatımı kısıtlamaya başlamıştı ki çözümü buldum sayılır. Umarım devam edebiliriz. Artık sabahları erken kalkıyorum. Dün uygulamaya başladım 7,45 gibi uyandım. Kahvaltı için sigara böreklerimi kızarttım. Kızımı 8 de zorla uyandırdım :) babayı uyandırdık yatak keyfi yaptık. Giyindik Naz'ı ananeye bırakdık, bizde işe. Çok keyifli bir sabahdı. Öğlen 12 de uyumuş benim fıstık, eskiden 2 de zar zor uyuyordu. Babamız izmire gitti iş için. Bizde kızımla akşam banyomuzu yaptık. İyice rahatlayan boncuk sütü içer içmez saat 9,30 da uyudu kaldı.
İşte Bundan sonrası büyük keyifdi benim için. Hemen ortalığı topladım, içeceğimi ve kumandayı aldım elime, uzandım koltuğa ve ooohh haftalar sonra dizimi izledim. Ne keyifdi benim için anlatamam. Bir çok şey olmuş ben izlemeyeli ama hapishanede cemreyle kuzeyin konuşması gözlerimi doldurdu. Çok güzeldi. 12 yi geçiyordu bittiğinde, hemen kıvrıştım kuzucuğun yanına, kokusunu içime çeke çeke uykuya daldım. Sabah yine aynı saatde uyandık. Yine yatak keyfi yaptık.
Yine binlerce şükür ettim kızımı bana verene, yaşadığımız, gördüğümüz her güzelliğe, sağlımıza binlerce şükür..

25 Mart 2013 Pazartesi

Anlat anlat bitmez!


Naz' la abimin düğünden pozumuz.

Bu ay çok yazı hazırlayamadım bloğuma. Bir sürü şey birikti. Sonra yazmaya başlayınca yazım çok uzun oluyor. Umarım okuyanları sıkmıyor :)
16 Mart bahsettiğim gibi abimin düğünü vardı. Kızımla cicilerimizi giydik, gittik ama 1 haftadır evde olan kalabalık , düğünde kalabalık ve ses benim kuzucuğumun düzenini bozdu ve yordu. Güzel bir geceydi çok oynadık, çok eğlendik. Naz gündüzde az uyumanın etkisiyle bayağı sinirli tavırlar sergilemeye başladı ki anladım uykusu geldi ama o sesde uyuması imkansız. Biz bebek arabamıza bindik , doğru dışarı, otopark da arabasında bir ileri bir geri 5 dk da uyudu. Bu arada ben tam takı kısmında bebişi uyutmaya çıktığım için çok şey kaçırmadım.Oynamaya devam ama bir sonraki günler ayaklarımın üstüne basarken az canım yanmadı :)
Canım abime ömür boyu mutluluklar diliyorum.

Gelelim Naz' a
Neler yapmıyorki neler! Evde şöyleyiz . Hilal koş koş bir bak boncuğa neler yapıyor? Ya da ben eşime sesleniyorum koş koş. Bu ara boncuk uyuduğunda biz yalnızken sadece kızımızdan konuşuyoruz. Şöyle yaptı böyle yaptı. Ya allahım ne güzel bu halleri hergün yeni şeyler öğreniyor. Ama benim kızım gibi cadıysa biraz sinirleriniz yıpranıyor, sabrınız zorlanıyor. Çünkü evde herşeye ama herşeye ağlayan çığıran bir bacaksız var. Eşimin deyimiyle 'bacaksız terörist' var. Uyuyunca ortalık süt liman sakin görseniz, uyurken seviyoruz, kokla kokla doyamıyorum.
İki azı dişimiz çıktı, toplam 10 tane dişimiz oldu 4 yukarda 4 aşağıda 2 de azı. Biraz rahatladı ve uykusu düzene girdi sayılır. Yani 'o zorlu 15. ayımız' yazısından 1 hafta sonra düzene girdi , itiraz etmiyor uyku için, 10 gibi gidiyoruz yatağa, 10,30 bazen 11 bazen hemen 10 da uyuyor ama çığlık atıp, katılırcasına ağlamıyor çok şükür. Ağlarsa salona gidiyoruz bak bütün ışıklar kapalı, herkes uyumuş bizde yatalım annecim diyoruz ve yatağa dönüyoruz, ikna oluyor. Eğer babanın evde oluğunu biliyorsa sütünü içerken biberonu bırakıp 'BABA' diye sesleniyor ve yalancı sahte acıklı acıklı ağlıyor. Çok fena bu bücür. Tabi babası hemen koşuyor. Alıyor birimizi sağına birimizi soluna kendide bir sağa bir sola döne döne hemencik uyuyor.
Baba yoksa biz ya kucakta ya ayakta sallanarak uyuyoruz. Bu arada dişler çıktıkdan sonra iştahı biraz olsun değişti. Öyle dediğime bakmayın tabak tabak yemiyor ama en azından eskisine göre çok iyi , çoğunlukla bitirmeye yakın bırakıyor. Tabi tadını sevmesi lazım.Kahvaltı yapmıyor hala. Sabah 8,30 gibi süt içiyor. 9,30 gibi kalkıyor ama kahvaltıdan bir lokma almıyor. Kahvaltı için neler yapıyorsunuz, önerileri olan var mı?


Hala konuşamıyor ve yürüyemiyor. Söylediği kelimeler; baba, dede, gaga, havhav,al ve anlamsız bir sürü hece. Herşeyi anlatıyor ama çok güzel ısırasım geliyor.
Yürümek istiyor'kın kın kın' diyor. Elimizi tutuyor, hadi tek elle yürü annecim diyorum , hayır olmaz 'ıh ıh ıh' öbür elimide tutuyor. Henüz cesareti yok sanırım. Dedimya çok temkinli diye, sandalyenin altından bile geçerken kafasını eğiyor. Kazalar çok oluyor ama sakarlığından oluyor genelde :) Yürüyoruz tabi iki elinden tutuyoruz ama bu saatlerce devam etse bıkmıyor, belimiz acıyor artık eğilmekden.Gideceği yönü kendisi belirliyor, kendi istediği yere gidiyor.
Ayşe yengemiz var hasta oldu geçenlerde ağzını kapatarak öksürdü. naz gördü her dakika taklidini yapıyor. Ayşe nasıl öksürdü diyoruz. Eliyle kapatıyor ağzını 'öhü öhü' yapıyor.
Ayıcık var evimizde oyun oynarken kızım koş bez getir ayıcık altına yapmış. ' ehh ehh' diyerek koşa koşa bez getiriyor. Ayıcığı ayağımıza yatıyoruz ee ee sallıyoruz, vuruyor ayıcığa atıyor ayağımızdan kendi yatıyor.
Bir yerde gördüğü telefonu, eşyayı sahibine götürüyor 'ah ah' gibi bişey söylüyor al diyor.
Herkese öpücük veriyor. Hele mont, bere, ayakkabı giydiği anda 1 saniye bile evde kalmak istemiyor. Çıkana kadar ağlıyor ve çıkarken evde birileri varsa onlara, yoksa boş eve öpücük veriyor. Ananesi uzak bir yere gitse arıyoruz telefonla konuşuyor güya, öpücük ver annecim diyorum muckkk diye kocaman öpüyor telefonu. Sonra o da bizimle gülüyor.
Bayılıyor kucağımızda dans edelim. El çırpıyor, bodrumun yöresel zeybek müzikleri çıkınca kaldırıyor kolları havaya .
Ezan sesini duyunca amin yapıyor. Kim öğretmiş bilmiyorum ama görünce çok şaşırdım.
Pipetle içecek içmeye bayılıyor. Oyun gibi geliyor ona. meyve suyu, ayran, su herşeyi pipetle içmeyi seviyor. Ama çok dikkatli olmak lazım zira kendi içmek istiyor ittiyor ellerimi tutuyor ayranı bir sıkıyor hopp her yer, üstü başı ayran oluyor.
Altını aldıkdan sonra eghe eghe diyor bezini gösteriyor. Ayrıca galiba naz kaka yapmış pööf çok kötü koktu diyorsak . hemen bakıyor altına, tutuyor bezini, eğer yapmışsa eeh ehh diyor.
Aaa naz baba nerde, kitap nerde, kuş nerde diye sor NERDE sorusunu sorduğumuz anda ellerini iki yana açıyor, yok gibisinden bir yüz mimiği yapıyor. Hiçbirşeyin ya da kimsenin nerde olduğunu bilmiyor :)
Kitabımıza bakıyoruz bu ara bol bol, kuş, köpek, inek, kedi gibi hayvanları inceleyip seslerini dinliyoruz ama tabi tek başına olmaycak benimle bakacak illaki!
Geçenlerde benim ofise geldi. durmadı çığlık atıyor bende aa bak annecim kumanda(klima) bak kapağı var açılıp kapanıyor diye oyalamaya çalışıyorum o ııhh ıhh diyor klimaya tutuyor aç diyor. Yani bücür sen kapağıyla oynasana, nerden biliyorsun onun klima kumandası olduğunu.
Beni şap şap vurarak seviyor. Gerçi kendi yaşıtlarını da görünce sevinç çığlıkları atıp vuruyor. Tabi anneleri hemen kaçırıyor bebeklerini :) Ne yapayım sevgi anlayışı bu ,ben her seferinde ıı ıııı bak böyle sev diyorum ama anlamıyor. Anlamak istimiyor.
İnsan canlısı, hele çocuklara bayılıyor kaç yaşında olursa olsun çağırıyor yanına gel gel yapıyor eliyle :)
İşi gücü bizim hayatımıza dahil olmak, müdahale etmek, bizim yaptıklarımızı izlemek, incelemek. Asla tv ve oyuncak dan zevk almıyor. Bakalım bana bebek, tencere , tava alın dediği günler olacak mı?
Onunla ilgili konuşulduğunu anlıyor, söylediklerimizi anlıyor. Koş kızım babana götür, getir. Yürüse sanırım daha çok iş yapacak evde :)
En önemli haberimiz ise geçenlerde kan tahlilinde yüksek çıkan trombosit değeri normale döndü çok şükür. Tekrar getirmenize gerek yok dedi İzmir 9 eylüldeki doktorumuz. Bi ohh dedim bu sonuçdan sonra, tekrar binlerce şükür bu günümüze
Sevgiler



20 Mart 2013 Çarşamba

Nereden Nereye...






Kızıma her baktığımda düşünmeden edemiyorum nerden nerelere geldik ne kadar yol katettik. Benim meleğim kozasında küçücük bir tırtılken kelebek oldu kanatlandı pıtır pıtır evde heryerde gezer oldu, her dediğimizi anlar oldu, istekleri oldu, istemedikleri oldu. Yani kısa zaman gibi görünüyor ama biz çok yol geldik. Bundan sonrada su gibi berrak, sağlıklı ömrün geçsin meleğim.

İşte fotoğraflarla Naz'ın hayat kronolojisi :)

26 GÜNLÜK (BANA KUZUMU TEKRAR HEDİYE ETTİKLERİ GÜN 06,02,2012)


1 AYLIK (EVİMİZDEYİZ)

1,5 AYLIK (HALA 2,200 KG)

1,5 AYLIK(ÇİRKİNİM)

2 AYLIK  (HALA YENİ DOĞAN BEBEK KİLOSUNDA YENİ TOPARLAMIŞTI KİLOYU)
2,5 AYLIK
3 AYLIK(BONCUK BONCUK OLMUŞTU ARTIK GÖZLERİ)

3 AYLIK(HEP BÖYLE KUZU KUZU YATARDI BENİM MELEĞİM)

4 AYLIK (FISTIK FISTIK KİLO ALDI, 5KG OLMASI LAZIM BU DÖNEMLERDE)

4,5 AYLIK ( GEZMEYE HAZIR)

5,5 AYLIK (BANYODAN SONRA MİSS MİS)

6,5 AYLIK(BODRUMA TAŞINDIĞIMIZ AY)

6,5 AYLIK (BEN YOKKEN ANNEMLE DÜĞÜNE GİTMİŞLER)

7 AYLIK (SAÇLAR UZAMAYA, DİŞLER ÇIKMAYA BAŞLADIĞI AYIMIZ)

7 AYLIK (YENİ AÇILAN ALIŞVERİŞ MERKEZİNİ KEŞFETMEYE GİTTİĞİMİZ ZAMAN)

8,5 AYLIK (BÖYLE OTURUR OYUNCAKLARIYLA OYNARDI BENİM KUZUCUĞUM)

10 AYLIK (TOKA TAKABİLİYORDUM O ZAMANLAR)

11 AYLIK (NAZ BÜTÜN EVİ KEŞFE ÇIKTIĞI ZAMANLAR)


12 AYLIK(KAÇ TANE PASTA ÜFLEDİK SAYAMADIM :)

13 AYLIK (KUZENİMİZLE BİRLİKTE HENÜZ SAKİN DÖNEMLERİMİZ)

13,5 AYLIK (SADECE EKMEK YER BENİM KIZIM MASRAFSIZ:)

13,5 AYLIK (YAKIŞIYOR KIZIMA ÖRTÜLER)

14,5 AYLIK (PAZAR GÜNÜ SAHİL KEYFİMİZ)

15 AYLIK (CİN GİBİ OLDU MAŞALLAH)

15,5 AYLIK (PARKI ÇOK SEVİYORUZ ÇOK)

19 Mart 2013 Salı

mimlenmişim...

Mimlendim ama yeni yazabiliyorum çünkü çok yoğun bir hafta geçirdik geçen hafta 16 mart da canım abimin düğünü vardı. Bütün haftamız hazırlıklarla geçti. Annem Naz' ıma bakamadığı için babası 4 gün boyunca kuzucuğu ofise getirdi. İşler de pek yoğun olmadığından burda baktım, sağolsun müdürüm anlayışla karşıladı. Cumartesi günü izin aldım evde hazırlık vardı misafirlerimiz vardı uzakdan. Akşam da düğün vardı. Bunun detaylarını bir sonraki yazımda inşallah anlatıcam.
Canım Tubacımın mimine gelirsek biraz zor görünüyor ama cevapyalamaya çalışacağım bakalım hadi başyalım.
En mutlu olduğunuz anı nasıl tanımlarsınız?
Çok konuşan, ağzı kulaklarında denilen tabir tam benim işte mutlu olduğumda hep gülerim, hemde herşeye gülerim, çenem düşer.
Hayatınızda değeri asla eksilmeyecek kişi kimdir?
Annem, babam, abim, eşim ve kızım. Gerisi yalan :)
En sevdiğiniz yazı tarzı ve yazar kimdir?
Son 1,5 senedir hiç kitap okuyamıyorum ama biyogrofi-otobiyogrofi, tarihi roman ve polisiye(hani bu cinayet, dedektif ve katilin olduğu romanlar:) yazıları seviyorum. Nermin Bezmen, Ayşe Kulin,Buket uzuner
Sevdiğiniz kişiden nasıl bir evlenme teklifi aldınız ya da almayı isterdiniz?
Tanıştığımız sene doğum günümde gece eğlence mekanında bir kutu çıktı güzel bir yüzük ve benimle evlenirmisin dedi. Çok mutlu olmuştum.
-En sevdiğiniz mevsim hangisidir, neden?
Kış kesinlikle kış. Geceler uzun evde bol bol vakit geçirebiliyorum ve soğukdan korunmak mümkün ama sıcakdna korunmak mümkün değil o yüzden kışa hayranım.
Yaptığınıza asla pişman olmadığınız en kötü şey nedir?
Sigara içmek herhalde. Pişman olmadım çünkü zevk alarak günde 4-5 tane içiyorum abartmıyorum.
Takip etmekten en çok hoşlandığınız blog hangisidir?
Bana yorum bırakan tüm blogları zevkle takip ediyorum
En sevdiğiniz içecek hangisidir?
Çay ve kola
Ayakkabı numaranız nedir?
37
Vazgeçemediğiniz abur cubur ürünü nedir?
Hiç abur cubur sevmem ve şu yaşıma kadar yemedim, ama çok nadir patetes cips yerim kıtır kıtır. Herhalde 3 ay önce yemiştim. Yani o kadar nadir.
En büyük idealiniz nedir?
Kızımı büyütüp arkadaşım gibi olmasını ve hatta nasip olursa ona bir kardeş yapmayı istiyorum :)
Hakkınızda ki 11 gerçek nedir?
11 tane bulabilecekmiyim bilmiyorum!
-Çok karamsarım
-Boş konuşma ve şakalaşmayı sevmiyorum.
-Biraz ciddi ve soğuk görünüyorum sanırım ama tanışıp güvendikden sonra kendimi açıyorum
-Kafam güzel olunca çok gülüyorum :)
-Çok sabırsız ve sinirliyim(doğumdan sonra oldum)
-Çok çok inatçıyım(bu huyumdan nefret ediyorum)
-Çok üşengeç biriyim am acanım istedimi bütün evi havaya kaldırır bal dök yala yaparım.
-Malesef çok yavaşım. Hiç pratik değilim. Ama çocukdan sonra azcık değiştim galiba :)
-Kin tutamam. Saman alevi gibi parlarım bağırır , son sözümü en önce söyler kalp kırarım ve kırdıkdan sonra küslükde istemem. Ne kadar bencilmişim ya :(
-Saf ve dürüstüm, haksızlığı sevmem, haksızlık yapana müdahale ederim
-Hiç kimsenin kötü olmasını istemem. Herkes iyi olsun, mutlu olsun.
-Dostumla ağlar , onunla gülerim. Asla yarasını deşmem
-Alışveriş yapmayı seviyorum ama ihtiyacım olanı kafamda belirleyip, istediğim şeyin bulunduğu mağazaları hemen gezip tık tık tık almayı seviyorum.Asla mağaza mağaza bakınmayı sevmiyorum.
-Kahvemi ve sigarımı denize karşı keyifle içmeyi seviyorum. Biraz keyif düşkünüyüm sanırım.
11 den fazla oldu sanırım yazsam daha çok şey çıkar herhalde.Ama benden bu kadar.
Bende mimliyorum Naz'lı günler, Eda(duruca yaşamak), Müge, Adanın annesi Emre ve Güzin İnce
Herkese kolay gelsin
Sevgiler

8 Mart 2013 Cuma

Bodrum da tatil

Yeni karşılaştığım ve tanıştığım DURUCA YAŞAMAK blogunun sahibi arkadaşımın yazdığı yazıdan sonra Bodrum' a tatile gelmek blogcu arkadaşlara turizimci olmamın etkisiyle naçizane kendimce Bodrum da tatil önerileri yazısını hazırlamaya karar verdim.
Öncelikle eğer yaz için Bodrum'u seçtiyseniz ne tür bir aktive için buraya gelmek istediğinize karar vermenizi öneririm. Örneğin ben eğlenmeye gidiyorum diyenler ya da çocukla gidiyoruz otelden çıkmak istemiyoruz diyenler ya da biz gezmek tozmak,yemek içmek istiyoruz diyenler grubundan olabilirsiniz.
Haritada gördüğünüz gibi Bodrum bir yarımada ve yarımadaya yayılmış köy,belde ve sahillerden oluşmakta. Merkez e yakın İçmeler (2 km) de bir kaç seçili otel var koyları yani denizi hafif dalgalı ve taşlı ama güzel oteller.Bu oteller merkezede yakın olmasından özellikle tur operatörleri tarafından yurtdışında satılmakta. Ama Türkiye pazarıda var tabiki. Hem İçmeler de kalıp hemde akşamları Bodrumun merkezinde sahilde içkilerinizi yudumlayabilirsiniz. Burası genelde çoluk çocuk gelip otelin nimetlerinden yararlanmak için uygun bir yer. 
Bodruma 4 km uzaklıkda Gümbet  ise 2-3-4-5 yıldızlı bir çok otelin merkezidir. Fakat burası biraz gürültülü ve denizi de pek hoş sayılmaz. Gümbetteki oteller genelde İngilizler tarafından dolduruluyor yazları ve genç ingilizler geliyor , biraz akşamları barlar karışık , eğlenmeyi seven çiftler için uygun ama çocuklu aileler için gürültülü olabilir. Denizide temizlenmiş eskisi gibi değil diyorlar ama ben herhalde 7-8 yaşındaydım en son gittiğimde. Çok fazla otel ve işletme olduğundan deniz biraz pisleniyor. ama gümbetin yanıbaşında Asarlık diye bir Mevkide çok güzel oteller var.Asarlık mevkiindeki oteller 5 yıldız çok güzel işletmeler ama denizi çakıl ve iskeleden giriliyor. Ayrıca oteller denize doğru inen yamaç da olduğundan yukardan aşağıya iniş çıkış otel içinde zor olabilir çocuklu aileler için. Ama yinede Gümbete nazaran burdaki oteller çok daha güzel.
Gümbetden sonra Bitez geliyor. Bitez 10 km uzaklıkda Bodruma. Upuzun bir sahil . Sahilde genelde restaurant motel-otel tarzında işletmeler var. Balık, et ,çin lokantası ne istersniz var. Boydan boya sahilde her işletme önündeki kumsala şenzlonglarını atıyor. Siz de istediğiniz işletmenin şenzlonguna uzanıp servinizi alabilirsiniz. Fakat denizi kum, ama çok bulanık bir su ve metrelerce git hep aynı sığ deniz derinleşmiyor uzunca bir süre. Ama biz ailecek sessiz uygun fiyatlı bir yerde kalmak istiyoruz derseniz burası size göre. Burda herşey dahil çok lüks oteller bulunmuyor. Ama yelken ile ilgilenen meraklılar kesinlikle bitezi seçmeliler.
Bir sonraki koy Ortakent. Bodrum merkeze 12 km. Deniz müthiş. Deniz çakıl - kum karışık ama çok çabuk derinleşiyor. Yani iki kulaç sonra ayaklarınız yere değmez. Çok berrak ve buz gibi bir denizi vardır. Yine ortakentde de bitez gibi küçük otel,motel ve restaronlar var fakat bitez den daha sessiz. Tam orta yaşlı kafasını dinlemek, denizden, güneşden yararlanmak , akşamları sinek vızıltılarıyla sakin sakin uyumak istiyenler için eşsiz bir yer. Büyük oteller var fakat yurdışı tarafından dolduruluyor genelde, türk müşteri çok az. Ayrıca harika balık restoranları var.
Bu beldeler haricinde biz otel için geliyoruz herşey dahil olsun, otelden dışarı çıkmamıza gerek yok diyenler Bağla, Karaincir,Akyarlar, Turgutreis, Yalıkavak, Gündoğan, Gölköy, Yalıçiftlik hem denizleri harika hemde 5 yıldızlı herşey dahil otellerin bulunduğu çok sakin ve merkeze uzak yerler tercih edebilirler. Mesafeler 20 - 25 km olarak değişiyor. Turgutreis ve Yalıkavak Bodrum merkezinin minyatürü gibidir. İkisininde küçük bir çarşısı ve barlar sokağı bulunmaktadır. 
Büyük bir yarımada çok otel, çok koy, eğlence mekanı var ama içlerinden bir yer var ki adı Gümüşlük. Burası balık restaurantlarıyla meşhur olmuş her akşam tıklım tıklım balıkların yendiği, rakıların yudumlandığı çok şirin bir yer. Hemen sahile kurulmuş yanyana bir çok balık restorantlardan çok keyif alacağınızı eminim. Gündüz gidebilirsiniz hem denizinden yararlanır hemde balığınızı yiyebilirsiniz.Ayrıca hemen koyun karşısında bulunan adaya denizin içinden yürüyerek çıkılabilir.
Çok uzattım ama bodrum çok geniş bir yarımadaya yayılmış. Her yerinde ayrı bir koku ayrı bir eğlence ayrı bir deniz. Hepsi farklı farklı amaçlar için tatilcilerini bekleyen işletmeler var. Her telden var yani. Çok zengin yurtdışından ve türkiyeden gelen işadamları ve ünlülere hitap eden mekan, beach ve oteller, restorantlar var. Hem de normal bütçede her sene tatile çıkan aileler için mekanlar, oteller, hemde sadece eğlence olsun diyen ve sadece gece uyuyacak yerim olsun diyenler için pansiyonlar ve barlar var. Yeterki amacını belirle ve nerede kalacağına karar ver, ya da mutlaka bana danışın :)
Fakat bodruma gelince deniz, otel,kum, güneş, eğlence den fırsat bulup merkezde tarihi kaleyi mutlaka gezmeli, sahilde oturup bir yudum soğuk birasını yudumlamalı, çocuklarına soğuk bir dondurma yedirip bodrum hatırası sevdiklerine hediyelik alışveriş yapmalıdır.
Şimdilik bu kadar, sorularınız olursa yazabilirsiniz, benimde aklıma gelen olursa tekrar yazacağım.
Buraya gelmek isteyenlere şimdiden iyi tatiller, sevgiler
NOT : YAZIMIN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

5 Mart 2013 Salı

Allah korudu...

Görünmez kaza geldi başımıza dün akşam . Naz bu aralar hiç durmuyor. Yere göğe sığmıyor. Her yere her şeye pire hızıyla yetişiyor. Dün akşam her zaman yaptığımız gibi yemekden sonra bulaşıkları makinaya yerleştiriyordum. Naz makineyi açık gördüğü her an koşup gelir hep.Dur yapma, cıs falan derken , babası oyalarken bitirir kapatırım hemen. Eşim yok İzmire gitti dün. Babam vardı evde. Naz koşup gelip bulaşık makinesinin kaşıklığına elini sokması ve meyve bıçağını kavraması, baş parmağını kesmesi ve bıçağı alıp emeklemeye başlaması hepsi hızlandırılmış film gibi oldu gözümün önünde ben dondum kaldım. Bıçağı aldım elinden ama bir metre kadar emekledi bıçakla tamda sapı avucunda, ucu da kendisine çevrili halde. Aklım çıktı yerinden ya o anda her zaman olduğu gibi sendelese düşse bıçağın üstüne mazallah aklıma bile getirmek istemiyorum ama bıçak bir yerine girse.. Ay düşününce bile heryerim titriyor ki dün bütün gece kendime gelemedim. Allahdan sadece parmağını kesti ama çok kanadı. Annem, abim , babam , ben hepimiz koşturmaca ve Naz' ın çığlıklarıyla ufak çaplı bir kaos ortamı yaşandı. Peçeteyle iyice bastırtık kesik parmağına. Durmadı bir türlü. Pansuman bantıyla peçete koyup yapıştırdık ama 1 saat boyunca elindeki bant aklına geldikçe çığlıkları kopartıp ağladı. En son çıkardım ve kanaması durmuştu o minnacık parmak kıpkırmızı olmuş. Çıkardıkdan sonra aklına tekrar gelmedi parmak, rahatladı , ee tabi bizde rahatladık ama çok korktum.
Bazen kendime kızıyorum çok acemiyim, kendime gelecek tehlikeleri bazen sezemiyorum bile ki Naz' a gelecek tehlikeleri sezip nasıl koruyacağım onu diye bazen kızmıyor değilim kendime. Ama çocuk işte ve görünmez kaza.
Yürümeye henüz başlamadı ama yürüyünce herşey daha zor olacakmış gibi gözüm korktu . Dediğim gibi Naz o kadar hareketli ki , her dakika ufak tefek kazalar atlatıyor ama onlara ağlamıyor. Kafayı çarpma, hızlı hızlı emeklediği için yüzü koyun kapaklanma, parmakları oraya buraya sokmaya çalışırken çizikler oluşması derken gün içerisinde hep bir tehlike sözkonusu ama kanlı olunca ben fena oluyorum nedense...
Hiç bir şey yemiyor doğru düzgün ama içine enerji topu kaçmış gibi. Oturduğu yerden elindeki inceliyor olsa bile yirmi defa o küçücük totoyu ordan oraya gezdiriyor. Elindekini asla bırakmadan kalkıp kucağıma oturuyor sonra koltuğa tekrar geçiyor olmadı koltuğun koluna oturuyor olmadı tepesine çıkart beni diye ağlıyor.. Bazen dayanamıyorum yeter artık diyorum sesimde hafif yüksek çıkıyor o zaman anlıyor beni üzdüğünü ve bir süreliğine sessiz haline dönüyor ama bir süre. Sabrımı deniyor resmen. Babasıda bende Naz gibiyken o kadar uslu bebeklermişiz ki annem benim elime bir oyuncak verir , 3 saat boyunca bir koltukda oturtabilirmiş hiç sesim çıkmazmış annem işini yapar onu izlermişim, elimdekiyle oynarmışım. Eşimde öyle, annesi hatta bir gün eline top vermiş git şu komşunun camını kır, ben ödicem camın parasını diye o kadar usluymuş ama bizim kız aynı dayısı. Erkek olsa ikizi doğdu sanarsın abimin.
İçinde evlat sevgisi varsa Allah herşeyin sabrını veriyor. Onun her türlü hırçınlık, yaramazlık, güzellik herşeyine katlanıyorsun. Napalım Allah' ım büyük kazalardan ve belalardan korusun yavrularımızı.
Seviler