NAZ büyüyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Third Birthday tickers

28 Haziran 2013 Cuma

Anneee anneee !!!




Kuzucuğum ANNE diyor , konuşmayı öğreniyoruz. Anne diye ilk geçtiğimiz pazartesi yani 24 Haziranda seslendi . Pazar günü izmirde cenaze de olduğumdan, Pazartesi İzmirden döndüğüm gün direk işe geldiğimden toplamda 2 gün görüşemedik kuzucukla, ikimizide çok özlemiş. Anne, baba diye ağlamış kıyamam.
Ben pazartesi akşam işden geldim anne anne anne diye koşturup boynuma sarıldı. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Ne büyülü ne güzel bir kelimeymiş. Bende sarıldım doyamadık bütün gece birbirimize.
Naz anne diye diye, bende kızım, annem benim diye diye uyuduk:)
Esasında sadece anne değil bir çok kelimeyi tekrarlıyor. En zor kelimeden başladı öğrenmeye oda KAPLUMBAĞA , oyuncağı vardı ,kaplumbağa diye diye o da kendine göre şöyle demeyi tercih etti; KAPU KAPU KAPUGA :)
Aydede en düzgün bu kelime çıkıyor. Etrafında dönüyor oyun yapıyor aydede aydede aydede. Aaaa diyo havaya bakarak aydede yok diyor göremezse eğer.
Hello diyor ingiliz komşularımıza. Helyo diye çıkıyor ses.
Hilal diyor bana. Hilla gibi bişi ama tam anlaşılmıyor.
Abi onuda ABE diye söylüyor.
Abla , ABAA
En güzel de Allah Allah diyor. Ala alaa ya da alaımm(allahım) diyor.
Sıkılınca yada yorulunca offf deyip yatıyor olduğu yere :)
Öğreniyor herşeyi her duyduğunu tekrarlamaya çalışıyor, bizi,herkesi taklit ediyor.
Ada nasıl göz kırptı? -Gözünü kırpıyor
 Zübeyde sana ne sürdü?(ruj sürmüş) dudaklarını gösteriyor.
Nasıl diş fırçaladık? dişleri gösteriyor
Dedeye ne oldu? Uff oldu diyo , ayağını gösteriyor.


 Evde sürekli hareket ve yaramazlık peşindeyiz. Oyuncak ve tv hala umrumuzda değil. Çekmece ve dolap karıştırmaya devam. Görüldüğü gibi bir paket mercimeği de yerlere sermiş taş ayıklıyor benim kızım annesine yardım ediyor :)
Bir de bu ara elektrik düğmelerine takmış durumda sürekli gidip odaların ışıklarını açıyor ama kapatamıyor. :)


Gezmeye ve parka bayılıyoruz. Naz' a hadi gidiyoruz deme!! hemen getiriyor ayakkabıları(babey diyo onlara) herkese el sallıyor, öpücük veriyor, kapıda hazırolda bekliyor. Asla da dönmek istemiyor eve bende yorulana kadar bekliyorum eve dönünce hopp yorgunlukdan bitiyor. Bu ayları evde zor geçiriyoruz. Hem çok hareketli hemde sürekli keşfetmek istiyor.
Bunları yaparken bizi acayip güldürüyor, evimizin neşesi, huzuru. Evde yoksa büyük boşluk. Herşey hergün her dakika ayrı güzel ayrı mutluluk

26 Haziran 2013 Çarşamba

Çok kötü haber:(


Nur içinde yat. Mekanın cennet olsun.

Dedemiz yani kayınpederim 22 haziranda vefat etti. Bir anda aldığımız hastalık haberi ardından çok kısa sürede vefatı
herkesi perişan etti. Özellikle eşimi tabiki.

Ölümden başka kötü bir şey yok hayatta, dönüşü yok. Hayatımızın, sağlımızın ,sevdiklerimizin
kıymetini çok iyi bilmeliyiz.





17 Haziran 2013 Pazartesi

Dişlerimizi fırçalıyoruz :)



Fıstığımın ön dişleri tamamlandı , arkalardan da 2 -3 tane diş görünmekde. Tam olarak sayamadım ama 10-12 tane dişimiz var.
Uzun zamandır aklımdaydı nasıl yapsam nasıl başlasam diye. Okuduklarıma göre 2,5-3 yaşında başlanması gerektiğini, macunsuz ağız temizliğinin dişler çıkmaya başladığından itibaren yapılabileceği yazıyordu.
Geçenlerde uğradığım eczacı aşağıdaki plastik fırça aparatı önerdi, hiç düşünmeden aldım. Macunla birlikte satıldığından macunuda aldım tabiki.
Naz'ın çok hoşuna gitti diş fırçalama merasimi. Aparatı parmağıma takıyorum çok az mercimek kadar macun koyup dişleri fırçalıyoruz öyle fırçalıyoruz dediğime bakmayın Naz oyun oynuyor. Macunu yalıyor. Bende kendi dişlerimi fırçalıyorum, beni izliyor aynısını yapmaya çalışıyor.
Her gece yatmadan önce, Naz hadi dişlerimizi fırçalayalım diyorum. Hemen gidip küçük sandalyesini lavobonun önüne çekip, üzerine çıkıyor , parmağına takıyor plastik aparatı , ben biraz öyle oyalansın hem dişlerini, damaklarını kaşısın diye bırakıyorum ama Naz ıh ıh diye macunu gösteriyor, macun istiyor, onunkine de macun koyuyoruz ana kız diş fırçalıyoruz.
Çok eğleniyoruz.
Bu şekilde alışkanlık kazandırıp, dişleri tamamlandığında fırçayla devam etmeyi düşünüyorum
Bakalım umarım başarılı olurum



11 Haziran 2013 Salı

Naz 18 aylık :)

Kelebeğim, ruhum dün tam 18 aylık oldu. Tam 1,5 yaşında. Bu ay inanılmaz bir değişim içindeydi Naz. O kadar hızlı öğreniyor, o kadar hızlı değişiyor bazen çok şaşırttığı oluyor.

18. ayımız da malesef hastalıklarla bitirdik. Su çiçeği bitti bir iki kabuk kaldı vücudunda ama onlarda küçüldü. Hemen ardından ateşlendi. Of of yani anlatıyorum ama ben bile sıkıldım doktor, ateş, hastalık, şurup olaylarından ama ne yapalım allah daha büyük çözümü olmayan dertler, hastalıklar vermesin.
Naz'ı ateşli halde bırakıp önceden planladığımız seyahate çıktık malesef cumartesi günü eşimle ama aklım Naz da kaldı tabi. Nazıda götürürsek daha da hastalanacağından korktuk , ananesiyle bıraktık.

İzmire gittik eşimin ailesini ziyarete. Arkadaşlarımızla buluştuk. K.pederim rahatsız onunla vakit geçirdik.
Pazar akşam geç saatde döndük. Baktımki ağzında dilinde kırmızı-beyaz karışık şeyler var hadi dedim doktora. Bu defa faranjit olmuş :( Antibiyotik içiriyorum. Yani bu sene geçirmediği hastalık kalmadı . Çok üzülüyorum ama isyan etmiyorum. Çok yorulduk ama kızım yanımda. Olsun geçecek bunlar.

Bu arada babam da ufak bir kaza geçirdi ve ayağı bileğinden kırıldı. Yani bizden hastalık haberleri bitmiyor. Ayak alçıda evde yatıyor. Biran önce eski sağlığına kavuş babacım .

Böyle yoğun bir hafta sonu geçirdik. İşteyim ama henüz hala çok yorgunum. Hastalık ve bizim yokluğumuzdan dolayı Naz uykuyu iyice sapıtmış dün gece 1 di uyuduğunda ve durmadan ağladı. Bu kadar hastalıkdan sonra Naz' ın huyu suyu değişti tabi. Herşeye ağlıyor mızmız yapıyor sadece babasını istiyor. Baba , babam , babam , baba diye ağlıyor. Yine bu ara babacıyız yani.

Bu ay sanki herşeyi bizim gibi anlayacakmış gibi aklı fikri değişmiş bir çocuk oldu bizim boncuk. Her dediğimizi anlıyor. Televizyonu aç, kumandayı getir, çekmeceyi kapat, sütünü al yatağına git, en çok sevdiği cümle hadi gidiyoruz gel cicilerini giyelim :) normalde çığlık çığlık giyiniyoruz ama gezme için hazırlanırken kendisi gelip uzanıyor önüme, tokalarını , ayakkabılarını buluyor. Eğer hazırlandıysa asla beni beklemek istemiyor. Gezmeye olan merakımız bitmiyor yani.

Ailemizi zaten biliyordu ama şimdi komşu, akraba, tanıdık, esnaf herkesi isimleriyle tanıyor. Pide salonunda Mehmet var usta. Geçerken bazen pide veriyorlar Nazı çok seviyorlar. Mehmet e memee diyor.
Ben : Mehmet sana ne verdi annecim .
Naz: 'Meme Mama' cevap veriyor. Mehmet mama vermiş yani.

Ben: Gülizar(kuzenim) da çikolata yokmuymuş Naz?
Naz: Va va (var var demek oluyor)

Goooo herşeyi atıp goooo (gol) diyoruz.

Yuvarlanıyoruz , gıdıklıyoruz , düşer gibi yapıp BAMMM diyoruz. Düşmek bammm yani.

Çişşş şişşş, su yada süt gösteriyor. Henüz süt su kelimeleri duymadık.

Baba  ve dede kelimelerine  'M' harfini ekledi. Babamm, dedemm diye geziyor ortalıkda.

Dayı ya 'gaga' diyor :)

Motorla gezmenin adı 'dıv dıv dıv' birde elleriyle yumruk yapıyor güya motora gaz veriyormuş gibi.

Köpek dişleri tamamlandı. 4 tanesi de çıktı. 2 altda , 2 üstde. Artık dişleri fırçalamaya başladım. Bir sonraki postumda anlatıcam bunuda.

Artık hiç emeklemiyor, hep yürüyoruz ama denge çoğu kez yok, pat popo üstü düşüyor , bamm diyor tekrar kalkıyor. Sorun yok yani :)

Çocuk görmesin hepsine sarılmak istiyor. Parkda yolda sokakda çocuklara ve top oynayanlara hastayız. Geçenlerde parkda kova, kürekle oynayan çocuğun kovasını küreğini aldı kumlarla birlikte yarım saat oynadı. Ama sıkıldı kalktı.

Ağlarken INNEE (yani anne) diye ağlıyor ama asla bana anne diye seslenmiyor. Çoğu zaman banada nene diyor ananesine hitap ettiği gibi ...

Bu arada evde heryerde pisi pisi arıyoruz ama naz pişi piişşii diye sesleniyor. Sonrada açıyor ellerini omuzlarıyla yok diyor.  Isır ısır doyamazsın.

Bende annelik tecrübelerime o büyüdükçe yeni şeyler ekliyorum. Hastalık ve çocuk hastalıkları ilaçları uzmanlık alanım oldu. Doktora gitmeden zaten ben başlıyorum ilaçlara çoğu zaman.

Herşeyden önce sabrı öğrendim. Eskiden %10 kadar sabrım var ise Naz dan sonra %90 çıktı. Bazen öyle anlayışlı oluyorum inanamıyorum. Onu yatıştırmaya çalışırken bazen kafamda huni, bazen göbek atarken buluyorum kendimi. Bazen ben bile yaptıklarıma ve bu kadar olgun davranabildiğime inanamıyorum ama
annelik bambaşka, çok başka.

O büyüdükçe işler zorlaşıyor ama bir yandanda fazlaca keyif alıyorum. Konuşamadan mimiklerle saçma sapan hecelerle anlattıkları beni mest ediyor. Sıkasım, ısırasım geliyor ama sıkıntıya gelemez kuzucuk.
Bizden 18. ay notları şimdilik bu kadar

sevgiyle, barışla, huzurla, marjinal ve çapulcu kalın :)


4 Haziran 2013 Salı

Çapulcu, ayyaş, marjinalim

ARTIK GELECEĞİMDEN VE EVLADIMIN GELECEĞİNDEN ÇOK UMUTLUYUM!

Bir hastalık daha bitti :)

Naz bunuda atlattı çok şükür. Su çiçeğimizde bitti. Hala kabuklu benekleri var ama azaldı. Parklara ,gezmelere başladık.
Bu ara çok büyük uyku sıkıntısı yaşadığımız Naz la ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Gündüz uykularını reddiyor demiştimya hala devam ediyor ama inatlaşıyoruz saat 3 gibi uyuyormuş öğlenleri, tabi çok yorulduğundan akşam 6 ya kadar uyuyor bu defa da gece uyutamıyorum. Gece 12 gibi ancak gece uykusuna geçiyor. Anneminde benimde sinirlerimiz gerilmiş durumda ama sakin yaklaşmaya çalışıyoruz, geçecek biliyoruz bu dönem. Bende Naz uyudukdan sonra bir kaç işimi yapıp yatıyorum ama saat 1 oluyor , çok yorgun uyanıyorum sabahları, dinlenemiyorum. Hep yorgun ve uykusuz dolaşıyorum ortalıkda.
Hal böyle olunca bende akşam yemeğinden sonra parka götürüyorum Naz'  ı yorulunca daha kolay uyuyor. İşe git, eve gel, evi toparla, Naz la ilgilen, bir de üstüne Nazı parka götür bitkin düşüyorum bu ara. Ama park da yorulunca daha sütünü içerken uyumuş oluyor. Ninni söylememe, pış pış yapmama, sallamama gerek kalmıyor. Umarım en kısa zamanda uykumuz düzelir bizde rahat bir nefes alırız diye umut ediyorum zira iş yerinde işlerimizin de yoğunlaşması evde uykusuzluk ve yorgunluk ben bu yaz aylarını bitiremeyeceğim :(

Bu arada hala gece uykusunda alerjik öksürük devam etmekde, ökrürüken boğulma ve kusma, bunun için Bodrumda doktor buldum en kısa zamanda Naz ı götüreceğim detayları bildiririm.



Pazar günü nazı oyuncak trene bindirdik. Artık dışarda alışverişde asla arabasında ve kucağımızda olmak istemiyor, özgürce kendi yürümek istiyor,bu da işleri biraz zorlaştırıyor. Dün alışverişde migrosu birbirne kattı diyebilirim. Çok meraklı


Turizmde çalışdığımdan yaz aylarını yoğun geçireceğiz bende çok sık girip bloguma yazamayabilirim ya da arkadaşlarımın bazı yazılarını kaçırabilirim ama yazmadan olmaz tabiki! Naz 1 hafta sonra 18 aylık olacak yazımı mutlaka yazacağım :)
Herkese bizden sevgiler