NAZ büyüyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Third Birthday tickers

29 Ekim 2012 Pazartesi

Doya Doya kokladım meleğimi...

Canımdan öte kızım,

Bu zorlu doğum ve üzücü günlerimizden sonra nihayet evimizde birlikteydik. Nasıl bir duygu seni kollarımda tutmak sıkı sıkı koklayıp içime kokunu sindirmek anlatamam. Dünyanın sekinci harikasını yaratmış gibi gece-gündüz uyurken babanla seni seyretmek. Bakmaya , koklamaya doyamadım seni.
Kendime gelemedim günlerce, biraz sinirlerim yıpranmış, biraz yorulmuştum ama sen yanımdaydın ya
Dünyalar benimdi işte!

Hala izmir de 5 katlı bir apartmanın en üst katında oturuyorduk. İş yerinden toplam 4 ay iznim vardı ve sen küvezdeyken 1 ayı bitmişti. Geriye seninle dolu dolu 3 güzel ayımız vardı. En iyi şekilde geçirelim istiyordum ama benim sana senin bana alışmamız biraz zor olduL Benim gibi yıllarca çalışmış ama yine de erken kalkmaya alışamamış bir annenin bütün gece uykusuz kalması biraz zor oluyordu. Çünkü küçük meleğim bütün gün uyuyor geceleri uyumuyordu ve tabi seni besleme çabalarım. Zar zorda olsa günde bir yada iki defa emziriyordum ama bu konuda çok inatçıydın (bir süre sonra hiç emmedin) çığlıkları kopartıyordun. Annem yani ananen yanımızdaydı. Hiç bebek bakımını bilmeyen ben; taze ilkokul öğrencisi gibi annemin öğrettiklerini cankulağıyla dinledim. çünkü seni en güzel şekliyle büyütmek , bakımını yapmak istiyordum. Zira bu benim biraz mükemmeliyetçiliğimden de kaynaklanıyordu.

Gündüzleri  1 saat uyuyor sonra 1 saat uyanıyor, bazen 2 saat uyuyor uyanıyor ,geceleri ise 12 de 1 de uyanıp sabah ezanına kadar uyumuyorduk. Alıştım en sonunda J küçücük hala 2200 kilogramdın. Hiçbir kıyafetin olmuyordu ve hemen gidip prematüre kıyafetler aldım sana . Sonunda üzerine tam oturan tulumların olduJ bebeğim, prematüre bebeğim biran önce toparlanman gerekiyor yaşıtlarına yetişmen gerekiyordu, işin zordu yani..

Günlerimiz güzel geçiyordu ama benim sinirsel bozukluğum hala devam ediyordu sanırım bir depresyon atlatıyordum ama çok zorlanıyordum tek başıma ve hazır iznimde varken bodruma gitmeye karar verdim. Geldik seninle birlikte. şubat ayıydı , soğukdu. Günlerimiz genelde evde geçiyordu seni dışarı çıkarmaya ödüm kopuyordu . Sen artık 2 aylık bir bebekdin ve 3,000 kilo  yani normal bir bebek kıvamında sayılırdın, hafif yüzüne gözüne can gelmişti, çok tatlıydın çok.

Ağlamanı hiç duymadım 3 ay boyunca.. Sadece doktorda  ağlardın , genelde mıkır mıkır sesler çıkartıyordun . O küçücük halinle bile çok metanetliydin(hala öylesin). Göz kontrolü ya da aşı sırasında canın yanınca birazcık ağlar , annecim ben yanındayım deyip alnından öpünce bir-iki dakika içinde susardın. Hiç üzmedin sen beni meleğim ben çok şanslı bir anneyim.  

Bu arada sürekli doktor kontroleri devam ediyordu 15 günde bir hastaneydik. Kalbinden ciğerlerine giden damarlardaki o açıklık devam ediyordu , kalbine basınç yapıp kalbinin büyümesine neden oluyordu yapılacak bişey yok , kendi kendine kapanacak 6 ay bekleyeceğiz eğer kapanmazsa ameliyatla kapatacağız dedi doktorlar. Tüylerim ürperdi ameliyat kelimesinden. Benim minicik bebeğime, aman Allahım yine görev sana düşüyordu kızım biran önce büyümen ve bu açıklığı kapatman gerekiyordu. Hayat da kalman için nasıl mücadele verdiğine içim parçalanarak şahit oldum. Canım kızım benim , güçlü kızım ama ileriki günlerde bunu da başaracaktın ben biliyordum, yani annelik duygularımı yoksa altıncı hismidir nedir bilmiyorum ama ben ameliyat olacağına ihtimal vermiyordum.
Kimsenin kucağına vermek istemezdim, sanki sadece bana aitmişsin sanki senin sevgini en derinden ben hissediyormuşum gibi bencillik yapardım ama birazda haklıydım, çok mücadele verdik kuzucuğum seninle ikimiz. Yanımızda olanlara ayrıca teşekkürler onlar olmazsa başaramazdık zaten.

Böylelikle 3 ay geçti ve benim minik kelebeğim artık benim gözümde kocaman ama hala küçücük bir melekdi. Bodrumdan evimize geri döndük, yine başbaşa 1 ayımız daha vardır, günler seninle çok güzel geçiyordu artık geceleri  uyumaya başlamıştın , birazcık ana-kız rahat ettik bu durumdan J Seni giydiriyor , arabana koyup çarşıya, pazara gidiyordum. Çok usluydun . Hiç ağlamaz yaygara koparmaz, acıkınca ve uykun gelince sadece mıkır mıkır yapardın. Sesde uyuyamaz, çok ışık olursa dikkatin dağılır yine uyumazdın. Sanırım ben alıştırdım seni loş ışıkda , sessiz bir odada uyutmaya..Seninle bir yere gitmek uykuna dikkat edildiği sürece hiç sorun değildi. Çok teşekkür ederim annecim beni hiç üzmedin. Tabi bu 1 ayda çabucak geç ananen geldi sana bakmak için ve ben işe başladım tabi başladım ama o kadar kolay olmadı senden ayrılmak. İçimde fırtınalar kopuyor, senden ayrılacağımı düşündükçe nefes alamıyor , göğüs kafesim sıkışıyordu. Ama bu ilk ayrılığımız değildi ve olmayacaktı . Buna alışmak zorundaydım. İşe başladım zor oldu çok zor oldu kokun burnumda, sesin kulağımda bütün gün geçmek bilmedi ama bunada alıştık.

Artık sen auu , aguu ufak ufak sesler çıkartıyor, seslerimize kulak verip ellerini kollarını çırpıyordun. Mayıs ayında yani sen 6 ayına girdiğinde artık sana ek gıdalar vermeye başladık doktorun tavsiyeleri doğrultusunda ..Nasıl heyecanlandım anlatamam. Yoğurdunu, sebze çorbanı hazırladık annemle. İlk kaşıkla mamayı yiyişin gözümün önünden gitmiyor , hatta kameraya çektim yanlış hatırlamıyorsam . Yüzünü hafif buruşturdun ama sebze çorbasını severek yemedin yoğurda bayıldın. Hala sebze çorbasından çok haz etmezsin J Çok narindi miden (hala öyle) ertesi gün sebze çorbasını çıkarmıştın hatta :)

Bu arada mayıs ayında babanla birlikte geleceğin hakkında önemli kararlar almamız gerekiyordu,çünkü ananen yanımızda kalmakda zorlanıyor bodrumda işleri ve deden onu bekliyordu ve büyük muhasebeler sonucunda hep birlikte bodrum a anenenlerin yanına taşınmaya karar verdik. Verdik ama zor günlerinde seni ve bizi beklediğini bilmeden kararımızı uygulamaya başladık.  Benim iş yerine ayrılacağımı söylemem , bodrumda oturacağımız evde kiracının evden çıkması, babanın iş bulması , benim bodrumdaki eski işyerimin tekrar beni işe alması derken , herşey çok çabuk gelişti ve geldik yine dönüm noktasına. Herşey biranda karmakarışık oldu.

Babanın hemen işe başlaması şartıyla iş bulmuştu ve bizi bırakıp bodrumda işe başladı . Ben gidemiyordum iş kanunlarına göre 1 ay daha çalışmam gerekiyordu ve baban 1 haziranda bodrumda işe başladı. Ananen sana bakıyor, ben işe gidip gelip seninle ilgileniyor, bize çok güzel bir bebeklik yaşatıyordun ama maalesef dayının 16 haziranda nişanı vardı ve ananen 10 gün öncesinden gidip hazırlık yapması gerekiyordu ve sen ne olacakdın???Ben işe gitmeliydim ve ananen sana bakacak kimsemiz yoktu ve en iyi çözüm ananenin giderken seni bodruma götürmesiydi fakat düşünmesi bile beni günlerce ağlattı ama oldu ananen seni alıp gittiiiiii.. Yine çok ama çok üzücü bir döneme girmiştik..O günler ve bütün yaz hepimiz için çok zor olacaktıı. Allahıma hep duam kızımın sağlığı ve mutluluğu olsun başka bir şey istemem. Sağlık olsun dedim içimde kopan çığlıklar, gözümden yaş yerine damlayan kanlarla…

24 Ekim 2012 Çarşamba

bir melek aramıza katılıyorrr

22,10,2012
Canım kızım ,
hayatımıza gireli tam 10 ay 12 gün oldu, bu sürede seninle güldük, ağladık , kötü haberlere üzüldük , iyi haberle çok sevindik ama her günü Allah a şükrederek geçirdik, seni bize verdiği için…koskaca 10 ay ama sanki 10 gün gibi çabucak geçti.  çok sıkıntılı hamilelik ve doğumla dünyaya ve bize merhaba dedin. Azminle hep beni şaşırttın , sana hamile olduğumu (sanırım 30,05,2011 di .keşke daha önce yazmaya başlamış olsaydım tarihleri unutuyorum) öğrendiğim gün, ağzım kulaklarımda inanamadım, benim vücudumda ufacık bir nohutcuk yaşamaya çalışıyordu , inanılmaz bir duygu, hala aynı o günkü duyguları hissediyorum ve akabinde başlayan rahatsızlıklarım ve moral bozukluğu . malesef bebeği kaybedebilirsin dedi doktor güçlü olmasın kaybedebilirsin de , yaşayabilir de.. yaşarsa özürlü olabilir ya da  çok sağlıklıda doğabilir de ve bir sürü bilimsel açıklama ama aklımda hep YAŞASINDI benim meleğim, uğurum….
Belki de haftada 2 ya da 3 defa doktora gittim ama sonuç hep aynı bebeğini kaybedebilirsin. Sancılı dönem başlamıştı duygular karmakarışık bebeğim doğacak mı , sağlıklı mı , yoksa kaybedecek miyim?
Bunu şimdi birkaç cümleye sığdırmam bile mucize çünkü o anda hissettiklerimi sayfalarca yazsam anlatamam , hayat durmuştu sanki tek düşünce tek soru işareti tek sevinç tek üzüntü sendin o anda
Hayatımda. Ama o ses, tüm ömrüm boyunca duyduğum en güzel ses di..pıtı pıtı pıtı pıtı kalbinin atışı
İşte o an yeniden doğdum , yeniden tutundum, ve çok güçlü bir bağ kurdum seninle aramda ve dedim
Benim bebeğim yaşayacak , başıma neler geleceğinden habersiz. Kaybetme korkusuyla (sürekli doktorlarda) tam 5 ay geçti ve benim miniğim artık minimini bir bebek karnımda ufak ufak hareketlerini gösterdi , ben burdayım dedi artık yaşayacaktın emindik ama hala başımıza geleceklerden habersiz. Hamileliğim boyunca beni üzmedin desem yalan olur J başıma gelebilecek herşey geldi J mide bulantısı, kusmalar (4. Ayda hemde) , dişlerimin sızlaması, trioid hastalığı, olsun başıma gelsindi herşey önemli olan tek şey pıtı pıtı atan o küçücük kalpti. 4. Ayımızda kız bebeğimiz olacağını öğrendik ki ben zaten hissetmişdim ama baban hep erkek olarak bekledi hatta adını rüzgar bile koymuştu , sonuç benim hep hayal ettiğim kız bebeğim geliyordu, karnımda büyüyordu..internetden isim listesi çıkardım esasında benim gönlüm yani evlenmeden önceki hayalim kızım olursa ela ismini koymak ama baban naz olsun dedi düşündük taşındık ve NAZ olsun dedik. Güzelde oldu içimize sindi. Artık herşey yolunda görünüyor aklımda alışveriş listeleri , sürekli internetden sana alınacak şeylere bakıyordum ki ve yine bir haber doktorumuzdan ama bu defa endişelenmedik fazla, benim kızım kuvvetli o hayata tutunmak istiyor gelecek ve biz çok mutlu olacağız dedik. Seninle aramızda bağ kuran beslenmeni sağlayan kordondaki damarlar 2 yerine 1 tane vardı bizde. yani sen tek damardan besleniyordun L doktor sonuçlarını anlattı eksik bir yeri olabilir , bir özrü olabilir ama olmayabilir de  hayda yine bir haber ama tüm test sonuçları iyi çıktı derken bir akşam evde rahatsızlandım. Eyvah eyvahh…. elim ayağıma dolandı doktoru aradık acilen hastaneye gitmelisiniz dedi(tabi bu arada babana doğum olacağını söylemiş ama benim haberim yoktu) kafamda bir sürü soru işareti yola düşdük. Daha çok erkendi 2,5 ay vardı doğuma.. gözümde yaşlar hastaneye girdik. 8 aralık 2011 di. Odanın kapısında ayrıldık babandan..gelen giden doktorlar bir telaş öğrendim ki doğman gerekiyormuş, ne desem ne düşünsem bilemedim sadece sessizce ağladım..sen iyiydin ama doğman için erkendi ciğerlerin gelişmemişdi..2 gün bana yapılan iğnelerle ciğerlerinin bir nebze daha gelişmesini bekledik ve 10,12,2011 tarihinde bir cumartesi günü saat 1300 de beni hazırladılar ve 1450 de 1,640 gramcık mini mini tüylü tüylü,kaşların ve tırnakların belli belirsiz(tabi ben baygın olduğum için bunları daha sonra gördüm) bir melek gibi yanımıza geldin. Tabi yinede solunum zorluğu çekdiğin için seni hemen küveze aldılar ve cihaza bağladılar nefes alabilmen için..işte yeni bir sancılı ama bir o kadar karmaşık bir o kadar mücizevi bir dönem daha başlıyordu. Seni küveze aldıkları için 2 gün seni görmedim. 12,12,11 de saat 1300 de ayağa kalktım ve seni görmeye geldim.3 dakikamız vardı. Baktım… baktım…. ,gözüne , kulağına, ayağına, eline herşey normaldi ama miniminicikdin..ağladım , ağladım sessizce için için..ama benim kızım bunu da başaracak dedim.
Dedim ama yüreğim yangın yeri yüreğimde kor ateşler..bebeğim orda..gidemiyorum dokunamıyorum koklayamıyorum..sağlığından endişeli.biz aynı gün taburcu olup eve geldik ama yüreğim, parçam , sevincim orda kaldı…solunum sıkıntın vardı kendi kendine nefes alıp veremiyordun ve kalpden ciğerlerine giden damarlar da açıklık  vardı, hemde birkaç tane (her bebekde var ama erken doğduğun için sende sıkıntıydı) bekliyeceğiz dedi doktorlar, önce yoğun bakımda cihazla geçen bir 10 günü bekledik , içim hop hop pır pır bekledimm, bekledim ve sonunda o haber; tomruk bebek kendi kendine nefes alabiliyor..cihazı çıkardık..yığıldım yere..sevindim, hemde çok ama ağladım hemde çok ağladım..Hala yoğun bakımdaydın çünkü damarlardaki açıklık devam ediyordu biraz kapanmıştı ama yeterli değildi (ki bu açıklık 10 ay akadar devam edecekdi) doktorlar ilaç veriyordu kapanması için bir yandan beslemeye çalışıyordı ama sen çıkarmıştın ilk içtiğin sütü(ki hala 1 kaşık fazla yesen herşeyi çıkartıyorsun), midenle ilgili herşey araştırıldı. oh çok şükür yoktu bişey sadece benim kızımın midesi hashasdı nazlıydı işte napsın J tabi heryerine baktılar beynine organlarını ohh çok şükür temizdi herşey ama hala ordaydın haftada bir defa geldim gördüm seni doya doya baktım sana ama dokunamadım ,rüyalarıma girdi hep seni kucağıma alıp doya doya kokladığım. Yine sessizce ağladım, sustum, bekledim çünkü benim meleğimi iyi etmek için bekliyorlardı. hergün bir umutla uyandım sen hastanedeyken bekledim gelin alın bugün demelerini ama olmadıL bekledim, ağladım, bekledim..ama hep iyi haberlerini aldık sevindim, gururlandım işte benim kızım dedim,mama yemeğe başladın, açıklık bir nebze kapandı, kilo alıyordun seni yoğun bakımdan çıkardılar ve diğer odadaki normal küvezlerin , sağlık sorunu olmayan bebeklerin yanına aldılar. Ve birgün 27 Aralık hastaneden bir telefon ve annesi beslenme saatinde burda olsun emzirmek için dediler. Napacağımı şaşırdım elim ayağıma dolandı, sevinçden hastaneye gidene kadar ağzım açık ,görenler bu kız neden kendi kendine gülüyor dediğinden eminim ama desinlerdi ben miniğime kavuşucam kucağıma alıp kokusunu doya doya içime çekicem.. kavuştuk bebeğim kucağıma verdiler 2 kiloydun. önce korktum, titredi ellerim ,tutamam sandım hafif rahatsız oldun ama sonra bir kavradım seni bırakmamak üzere, allah bizi ayırmasın meleğim, melek gibiydin, koydum yine küvezine ve gözüm arkada evin yolunu tutdum. Emmediğin için bir daha aramadılar. Tam 21 gün olmuştu yılbaşı geldi , bir umutla bekledik seni taburcu ederler bize yeni yıl hediyesi verirler diye ama olmadı, olsun dedik daha sağlıklı verecekler bize bekledik. beklicez dedi doktorlar biraz tembel J hayır benim kuzum çok küçük ,  güçsüzdü ve adı gibi naz’ lıydı. Yemek istemiyordu zorlamı J daha sonra yine telefon ve yine geldim yanına..2-3-4 ocak hergün geldim hastaneye ama emmedin ama biberondan emmeye başlamıştın zorlada olsaJ ve o gün, hüzünlerimin, yüreğimin ateşinin söndüğü gün 5 şubat da yine herşeyden habersiz geldim yanına mamanı yedirdim altını aldım, yine yatırdım küveze ve tam kapıdan çıkarken hemşire hanım 2 saat sonra tekrar geldiğinizde bebeğinizi vereceğiz hazırlıklı gelin dedi. Ben başka ne dediğini hatırlamıyorum tekrar tekrar o iki kelime çınlıyordu kulaklarımdan ‘bebeğinizi vereceğiz’ ‘bebeğinizi vereceğiz’ hala çınlıyordu hastane kapısında gülsem mi ağlasam mı hemen babanı aradım..sevindik hemde nasıl sevindik dünyayı verseler bu kadar sevinmezdik.  Hemen eve gittim hazırlandım babanla tekrar geldik hastaneye bekledik senin hazırlanmanı, fakat bir iki gün birlikte hastanede kalacaktık hemen eve gitmek yoktu L olsun sen yanımda olacaksın ya ister hastane ister ev fark etmezdi.. dakikalar geçmedi ve sonunda sen göründün hemşirenin kucağında annesi diye seslendiler hemen hazırola geçtim.. kıyafetlerini giydirmişler ama içinde sen görünmüyordun o kadar büyük gelmiş ki kıyafetlerin. bahtaniyene sarmışlar verdiler kucağıma allahım dedim sen kızımı bana emanet ettin, emanetine gözüm gibi bakacağım söz veriyorum , tabi sende çok kuvvetliydin bitanem, başardın , ilk yaşam savaşını doğmadan, doğar doğmaz verdin…

(Bu arada bu konuya bir es verip şunu anlatmak istiyorum, zira anlatmadan geçemeyeceğim. Biz doğuma giderken sadece arkadaşımın aldığı bir çanta kıyafetden başka hiçbir şeyin yoktu maalesef . önceleri çok üzüldüm hala üzülüyorum bazen ama napalım böyle olacakmış.. hazırlanamadık. doğum anı fotoların olmadı, süslerin, doğum şekerlerin, hastanede çekilen anne baba bebek fotomuz, bol bol cicili bicili kıyafetlerin olmadı ama sağlıklıydın. Sen küvezde yatarken yatağını aldık, banyo malzemelerini, eksiklerini ufak tefek tamamladık. Hem erken den doğmuş hemde küveze girmişdin herşey çok hızlıydı , umarım sende büyünce bunlara takılmazsın neden yokdu diye , tek üzüntüm o..)

Neyse kaldığımız yerden devam edersek. Yavaş yavaş ilerledik hastane koridorlarında..kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyor, ağzım kulaklarımda hiç kapanmıyordu. Odanın kapısına geldik. Hemşireler son tembihleri verdiler ve çıkdılar. Kaldık başbaşa çünkü babanda bizimle kalamıyordu. Çok heyecanlıydım. 2,200 olmuştu kilon. Hala çok küçükdün. O gece hiç ama hiç uyumadım,sabaha kadar uyuyuşunu nefes alışını seni izledim izledim doyamadım  (tabi biraz acemilik de sözkonusu) 2 gün sonra 7 ocak cumartesi geç vakitde çıkabilirsiniz dediler 21,30 du evimize geldik. Çok ama çok güzeldin . hala emmek istemiyor, biberondan bile yarım saatde bazen 1 saatde zorla mamanı bitirebiliyordun. Artık seninle uzun, allah izin verirse sağlıklı, çok güzel bir yola çıkmıştık. İyi ki gelmiştin hayatımıza, gelmeden sabrı, acıyı, kaybetme duygusunu, hüznü, sevinci, ama en önemlisi sonsuz ve sıcacık bir sevgiyi öğrettin bize..teşekkürler meleğim..

merhaba!!!

Öncelikle merhaba demek istiyorum. Kızıma ve bu blog sayesinde kızımla olan tecrübelerimi okuyacak herkesee selam ....10 ay önce ailemize katılan meleğime ilerde biraz gülümseyerek biraz hüzünlenerek belki bazen gözleri dolarak okuyacağı annesinden ona manevi  bir miras olmasını istediğim mektuplar yazmaya başladım..bu mektupları sizlerlede paylaşıp tecrübelerime sizin yorumlarınızı eklemek istiyorum.. şimdiden keyifle okumanız dileğiyle...