NAZ büyüyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Third Birthday tickers

30 Ocak 2013 Çarşamba

yeni dişlerimiz


Ben bu kışı hastalık yılımız olarak kayıtlarıma alıyorum çünkü çok hastalandık ana-kız. Kuzucuk çok şükür 2 gündür daha iyi, sadece öksürüğü kaldı fakat bu defa ben berbat durumdayım, 3 gündür boğuk bir ses, tıkalı burun ve kulaklar, başağrısı mahvetti beni. Boğaz ağrısıyla başladı. Aman dedim kızım hasta olmasın ben olayım , oldum ama bende Naz' a yoğunlaştığım için kendime pek bakamadım bugün derhal ilaç almaya başlıyorum biran önce kurtulmak istiyorum vücudumdaki mikroplardan :)
Naz' ın durumu anlaşıldı evet kuzucuğun alerjisi var, büyük bir ihtimallede klimaya çok aşırı tepki veriyor ama Naz' ın bu kadar hasta olmasının ardında yine küçük küçük prinç taneleri varmış. Kızıyorum kendime bazen neden anlayamıyorsun çocuğunun derdinden diye. Ama ikinci diş çıkartışı bir-kaç tane birden çıkartıyor her seferinde ve ben anlayamadım. Hemen ah ah vah vah üşüttüm çocuğu hasta ettim çocuğu diye yiyorum kendi kendimi. Evet diş çıkarmadığı dönemlerde de alerjisinden dolayı bronşiolit oluyor ama bu kadar ağır geçirmiyor.
Naz' ın bronşiolit macerası 2 defa dişlerle birlikte olan çok ağır geçirdiği, 2 defa hafif geçirdiği olarak istatistiklerimize eklendi.
Bu kadar ateş, bir lokma yemek yememe, hırıltı, öksürük, balgam derken dün baktım ki 2 küçük prinç taneleri alttaki dişlerinin iki yanında yerlerini almışlar:)
Kıyamam kuzucuğum ne acı çekdin bu dişler yüzünden. Kaşıntısı bir ay sürüyor, çıkarken ağır bir hastalık cabası oluyor. Çıksın artık hepsi kurtulsun benim meleğim.
1 yada 2 tane değil 3-4-6 tane birden çıkartıyor Naz dişleri. O yüzden bu kadar hırpalıyor onu herhalde. İlk sekiz aylıkken çıkardı 6 tane. Şimdi altta 2 tane gördüm ama üstlerde kabaran azı dişleri var.Hayırlı olsun kuzucuğum yeni dişlerin, hayatının kalanı az acılı , çok mutlu olsun kuzucuğum.
Ayrıca bu son geçirdiği ateşli hastalıkdan sonra bir haftadır huyları değişdi. Kalıcı huylarmı yoksa geçici, hastalıkdan dolayımı bilmiyorum ama herşeye ağlıyor. Gördüm ki kuzucuğum ilk başlarda kıyametleri kopartıyordu hastane ve iğne için şimdi daha az ağlıyor :) Çok iyi gözlemci, her gün akşam iğne olmaya götürüyoruz Naz' ı iğne ve şırıngayı hemşireye uzattığım anda başlıyor Naz yüzünü buruşturup ııhh ıhh diye ağlamaya, biliyor bebeğim iğne olacığını kıyamıyorum içim gidiyor. Bir kaç defa tekrarlandıkdan sonra alışıyor daha az tepki veriyor kuzucuğum benim akıllı bebeğim.
Bu ara fotoğraf da çekemiyorum hiç, ben böyle dedikçe yani Naz ın şu halini çekmeliyim bu ağlamasını kayda almalıyım dedikçe , zahmet etme karıcığım ben salona bir kamera yerleştireyim, herşeyi kaydetsin sende bu kadar üzülmezsin olur biter diyor :) bazen düşünüyorum da iyi fikir esasında he he :)
Yakında yeni fotolarımız yeni haberlerimizle görüşmek üzere...




25 Ocak 2013 Cuma

Yüzümüz gülüyor...


Kuzucuk 3 gündür ateşler içinde, ateş düşürücü vermezsek hop hemen artıyor ateşi ve hiç bir şey yemiyordu. Dün akşam pelte gibi olan, kolunu bile kaldıramayan ve sürekli ııgg ıggg diye ağlayan bebeğime yüreğimiz yandı, tutduk hemen doktora götürdük. Şükürler olsun işini iyi bilen bir hanımdı. Çok güzel açıkladı neler yapmamız gerektiğini. Ateş 38,5 du.
3 gündür diğer doktorun verdiği ilaçlar yanlış değilmiş ama yetersizmiş, çünkü 3 günde hiç bir gelişme olmamış ki biraz daha ciğerlerine yayılmış hastalık.
Abimin sayesinde çok iyi bir doktorla karşılaştık en sonunda. Salı günü götürdüğümüz özel hastanedeki bayana da hiç bir sözüm yok ama çok yoğun ilgisini, bilgisini toplayamıyor. Doğumlara giriyor, arada bırakıp geliyor acil çocukları muayene ediyor, inanılmaz yoğun. Dün akşam artık düşmeyen ateş, yemeyen kuzucuğumuz resmen bayılır gibi yattı kaldı aklımız çıktı. Bahsettiğim ilk götürdüğümüz doktorumuzu aradık, eğer hızlı hızlı nefes alıp veriyorsa solunum bozukluğu başlamıştır, yatırmamız gerekir bir kaç gün hastanede dedi. Evet hızlı hızlı nefes alıp veriyor, mecbur kalırsak elbette yatırıcaz ama yatırmak kelimesinden pek hoşlanmıyoruz nedense ailecek sanırım ilk doğduğunda onu 26 gün hastanede küvezde bırakmamızın bu kelimeden hoşlanmamıza büyük etkisi var. Özel bir hastanenin doktoru olan bu hanım ilk günden bu yana yatırmakdan bahsediyordu ama tedaviler, ilaçlar çocuğuma yeterli gelmiyordu. Neyse akşam kısa bir telefon trafiği ve beyin fırtınasından sonra abimin arkadaşının önerdiği yeni bayan doktorumuza gece 10 de gitmeye karar verdik. Sağolsun doktor hanım hemen açtı muayenesini ve kontrol etti bizi. Çok güzel anlattı bize. Soru sormaya fırsat bırakmadı, yapmamız gerekenleri söyledi, o sordu biz yanıtladık ve dediklerini yaptık.
Anlattığına göre bebeğimizde yüksek ateş ve nefes alma zorluğu varmış , evet dedik biliyoruz ama 3 gündür ilaç kullanıyoruz, buhar veriyoruz ama hiç bir ilerleme göremedik dedik. Göremezsiniz çünkü verdiğiniz ilaçların dozları çok az. Bu kadar yüksek ateşli ve solunum zorluğu çeken bronşiolit hastası bebeklerimize iğneyle antibiyotik veriyoruz ki hemen iyileşsin ve zatureye çevirmesin dedi. Öncelikle ateşi düşürücez ve antibiyotiği derhal iğneyle vermeye başlıcaz dedi. Yaptık 2 ayağından 2 ayrı iğne ama artık Naz ağlamakdan harap oldu. Sonra tekrar ciğerlerinin filmini çektirip gelmemizi istedi ki ne kadar yayılmış ciğerlere görmek için.
Hepsini yaptık çok şükür ciğerlerin heryerini kaplamamış ve zatüreye çevirmemiş. Doktor ilaçların dozlarını değiştirdi ve iğnelerin reçetesini yazdı. Kucağımda hop diye uyuyan meleğimi gece 12 de getirip yatağına yatırdım. Aradan yarım saat geçtiki Naz parmağını emmeye başladı. Uykusunda parmağını emmesi acıktığını gösteriyor, süt istiyor yani. Hemen yaptım sütünü hepsini içti , bitirdi. Oh dedik, ikimizinde yüzümüzde kocaman bir gülümse yatırdık kuzucuğu yerine.
Kısa bir sürede hemen etkisini gösteren iğnelerle karnı bile acıkmış, istifra etmeden sütünü içmişti. Nasıl mutlu olduk anlatamam. Binlerce şükür olsun ki meleğim eskisi gibi düzelecek, süzülen gözleri tekrar sevinçle gülümseyecekti.
Bu arada doktor, dördüncü bronşiolitini geçiren Naz için alerji testi yaptırmamızı önerdi. En kısa zamanda İzmire gittiğimizde yaptırıcaz dedik. Zira bu ara iğne, ateş, şurup, buhar, kan verme, muayene derken çok yıprandı, ürktü, korktu Naz. Biraz geçsin alerji testinide yaptırıp kurtulucam inşallah.
Kızım biran önce iyileş ve sabahları kocaman gülüşünle günaydın de bize tekrar.
Herkese ve özellikle miniklere sağlıklı günler diliyorum.

24 Ocak 2013 Perşembe

Bizden haberler...




Biraz kafam dolu ve karışık, birazda canım sıkkın, sanırım birazda karamsar ve ürkeğim. İnsanın evladı sözkonusu ise gözü hiç bir şey görmüyor, iyiyi düşünmeye çalışıp ya kötüsü olursa diye için içini yiyor.

Tatil burnumuzdan geldi. İzindeydik söylediğim gibi 8 gün kızımla güzel günler hayal ettik. Öylede oldu. Güzel başladı herşey,güzel vakit geçirdik 4 gün. Gezdik, misafir ağırladık, oynadık, güneşden doya doya faydalandık. Sonrasında kaç zamandır aklımda olan fakat bir türlü çocuk doktoruna rutin kontrolünü yaptıramadığım Naz' ı burdaki hastaneye götürmeye karar verdim. Randevu aldım götürdüm. Çok sık hastalanmasından bahsettim, az iştahsız olduğunu söyledim ama doktor genel anlamda herşey iyi görünüyor bebekde dedi ve doğduğundan bu yana kan testi yaptırıp, yaptırmadığımı sordu. Hayır dedim en son küvezde kaldığı sürede bütün testler yapılmıştı. O zaman kan örneği alalım bakalım dedi. Tabi dedim ama kan vermeye gidene kadar ellerim, ayaklarım titredi, nefesim daraldı, çünkü kuzucuğu kendini parçalar halde ağlarken görmek içimi parçalıyor ki babamızda yanımızda yoktu. Neyse verdik kanımızı, verdiği her damla kan içime damladı sıcak sıcak, her göz yaşı yaraladı kalbimi. Bitti ama biraz zor unuttu. Öğleden sonra sonuçlar çıktığında kuzucuk uyuyordu babam ben gider alır doktora gösteririm dedi çünkü ben kuzucuğu uyurken bırakamazdım. Tamam dedim ama bir yandan dualarımı ettim ki hep ediyorum ama olacak işte herşey Allah dan geliyor, O istiyor geliyor, O istiyor gidiyor. Bizede sabrını gönderiyor.

Sonrasında babamdan bir telefon, çok iyi anlayamadım kızım ama birşeyleri yüksek çıkmış kanında ve iyi değilmiş dedi. Olamaz dedim bir sorun daha ve hemde sağlık sorunu. Hemen kuzenimi çağırdım Naz' ı ona bırakdım ve koştum doktorun yanına. Trombosit denilen kan hücreleri Naz da aşırı yüksekmiş ve ertesi gün tekrar aynı testi yaptırmamızı, yine yüksek çıkarsa bizi en yakın araştırma hastanesine hemotoloji bölümüne yönlendireciğini söyledi. Zor durdum ayakta , iyice dinledim doktoru. Hemotoloji ismini bile duymak korkuttu beni ki kuzucuğu oraya götürecek olmam hepden yıktı. Hemen babasını aradım. Anlattım. Kararımızı verdik , İzmir' e doğduğu hastaneye 9 Eylül' e götürmeyi planladık. Buralarda daha fazla heba olmasın, bişi varsa herşey orda araştırılsın dedik. Hemen o gece yani geçen hafta perşembe gecesi yola çıktık Cuma sabah hastanenin yolunu tutduk ki zaten artık ezbere biliyoruz bu yolu(allah beterinden korusun), tekrar kan verdik, yine aynı manzara , ağlayış, çığrış . Sonuçlar çıktı öğleden sonra tekrar geldik, evet yine yüksek çıktı trombosit ve birazda enfeksiyon çıktı. Bu arada eşimin hisleri çok kuvvetlidir, her sonucu beklerken sorarım ne hissediyorsun ?yine yüksek mi çıkacak normal mi dedim? Şimdiye kadar bu hastaneden kötü haberle ayrılmadım, bence iyi çıkacak dedi ve yüzüm gülmüştü hemen ama sonuç değişmedi., bu defa hislerde işe yaramıyordu ama kısa bir süreliğine yüzümü güldürmüştü. Normalde 150-350 arasında olması gereken değer ilk seferinde 1350, ertesi gün izmirde 1200 çıktı . Başhekime danışıldı testin pazartesi tekrar yapılması ve hemotoloji bölümde araştırılmasına karar verildi. Peki dedik, işyerlerimizden pazartesi için tekrar izin aldık. Pazartesiyi bekledik bu arada Naz' ı halası, kuzeni, babanesi ve dedesi çok özlemişler 2 gün hasret giderdiler.

Pazartesi sabah 9 da yine doktorun kapısında hazırdık. Annem, ben , eşim , Naz bekledik, bekledik. Bu gibi durumlarda beklemekde insanı yıpratıyor, kötü senaryolar beynini esir alıyor. Hepsini dağıttım kafamdan geldi doktor, kanlar alındı tekrar aman Allahım artık iyice korkan bebeğim bırak kolunu bile tutmadan hemşireyi görür görmez ağlamaya başlıyordu , içim yağ yağ eridi. Bu defa bir yere daha verdik kanı , yayma testiymiş, 12 de çıktı sonucu, trombosit de 945 çıktı. Sonuçlarımızı aldık hemetoloji bölüme gittik. Muayene edildi, tahlil sonuçları incelendi herhangibir hastalığa ve kötü bir hücreye rastlanmadı ama bu tahliller yetmedi. Çünkü bu kadar yüksek olmasının altında ciddi bir hastalık olabilir şüphesiyle iyice araştırmak gerekiyormuş. Malesef diyorum çünkü bir daha kan verdik. Biyokimya tahlili istediler bu defa onun için vermiştik ama sonucu ertesi gün çıkacaktı, doktorlar gidebilirsiniz. Yarın telefonla sonucu konuşuruz gerekli yönlendirmeleri yaparız dedi. Ertesi gün yani salı aradım Oh çok şükür şimdiye kadar yapılanlarda kötü bir hastalık çıkmadı ama tahliller yapılmaya devam edecek, sürekli takip edilecek dedi doktor. Haftaya tekrar trombosit tahlili yaptırıcaz burda, ayrıca batın(karın) ultasonu çektiricez ve bu ikisinin sonucunu izmire 9 eylül deki doktorumuza bildiricez ve yapmamız gerekenleri öğrenicez. Yüksek çıkarsa tekrar izmire gidicez malesef.

Pazartesi akşam çıktık yola, geldik evimize ama kuzucuğun belliydi hafif keyfi kaçmıştı. Baygın baygın bakıyordu ki Salı günü neden baygın olduğu anlaşıldı. Öğle uykusundan uyanınca, sürekli ağlayan ve ateşini yüksek olduğunu gören annem ve kuzenim hemen almışlar bebişi hastaneye, iş çıkışı bende gittim. Kuzucuk gözlerini açamıyor 39.7 olmuş ateş, yanıyordu. Ateş düşürücü şurup, soğuk hava verildi, film çekildi ciğerlerinin. Yine bronşiolit teşhisi kondu. Halbuki daha 1 hafta önce geçirmişti ama tekrar oldu ki bu defa ateş bizi çok korkuttu. Bir süre hastanede kaldık ateşi 37 ye düşünce eve geldik ama kuzucuğum hiç birşey yemedi. Antibiyotiğini içti, biraz da süt içti uyudu. Gece 12 de buhar makinesinden soğuk havasını verdim uyanmadı bile. Ama ateşi vardı, ateş düşürücü ilaç verdim, biraz ben biraz babası nöbetleşe bekledik ama sabaha karşı tekrar yükseldi ateş, soydum , ateş düşürücü verdim, yine buharını yaptım biraz rahatladı bir-iki saat daha uyudu kuzucuk. Dün kontrole götürdük ilk güne göre daha iyi dedi doktor, ilaçlara devam cuma tekrar görüşelim dedi. Bugün biraz daha iyiyiz ama hala bir şey yemiyor, içtiği sütü istifrar ediyor. Gerçi doktor yememesi normal su bile içse yeter dedi. Ateş bir yükseliyor bir düşüyor, aklım evde ama emin ellerde annem var, sağolsun kuzenim müsait oldukça yanında kuzucuğumun .
Beklenmedik kan tahlili sonucu derken birde üzerine 40 derece ateş hepimiz çok üzüldük yıprandık.Bu ateş yavrumu harap etti, süzüldü, gözleri çöktü. Özellikle boncukum çok yıprandı 5-6 defa delinen kollarının acısınamı yansın, 40 derece ateşle halsizliğinemi yansın, çok hırpalandı bu ara, tatilden bişey anlamadık, o hasta olunca dünya duruyor sanki.

Bizden haberler kötü bu ara demek istemiyorum ama son durumlar böyle fakat tabiki herşey daha iyi olacak. Tabi bu arada kızım hasta olmadan önce yaptıkları, izmir anılarımız, tatilimizin ilk günleri bunlarıda aklımın bir köşesine kayıt ettim, kızım iyileşsin, moralim düzelsin hemen yazıcam.


12 Ocak 2013 Cumartesi

Bize müsade...

Biz kısa bir süreliğine kızımla tatildeyiz..Yehuu.. Nedense sevinçliyim kızımla dolu dolu hiç ayrılmadan 1 haftamız var. Annemin biraz yorulmuş olması, bir nebze nefes alması gerekçesiyle iş yerinden 1 hafta izin almış bulunmaktayım malum biz bodrum da yaz aylarında izin kullanamıyoruz. Kış ayları sakin geçiyor ve kış tatili yapıyoruz ama ben çok memnunum zira kışları çok seviyorum çokk.
Hiç bir plan yapmadım her zamanki gibi. Bakalım akışına bıraktım kızımla neler yapacağımızı. Belki birkaç günlüğüne İzmire, belki 1 günlüğüne muğla ya arkadaşıma gidebiliriz. Havalar kötü olursa hiç evden çıkmadan da vakit geçirebiliriz. Ama hiç farketmez meleğimle doya doya geçireyimde yer mekan önemli değil, gezmek hiç sorun değil hazır iyileşmişken tekrar hasta etmek istemiyorum prensesi, dikkat etmem lazım.
Naz iyileşti ama bir kaç gündür iyice sinirli sürekli aşağıdaki gibi herşeye sinirleniyor. Ne istediğini anlamazsak, istediğini alamazsa hep bu durumda. Bakalım iznimde nasıl olacak? Çünkü onun siniri ikimizide germiş durumda..
Şimdilik kısa bir mola veriyoruz yazılarımıza ama tatil anılarımız ve fotolarımızla çok uzun değil sekiz gün sonra buradayız.



Sevgiler

10 Ocak 2013 Perşembe

Naz yemek yemeyi öğreniyor....

Bu ara en önemli gelişmelerimizden bir tanesi de Naz kendisi yemek yemek istiyor malesef. Malesef diyorum çünkü Naz için çok eğlenceli fakat benim için kabus saati. Her yer yemek. Mama sandalyesinin altına bez seriyorum, malesef önlük takamıyorum çıkartana kadar ağlıyor. Üstü batıyor, yerler, ağzı , burnu ama çok çok zevk alıyor. Henüz kaşık olayını yapamıyor. Kaşığı tutmayı beceremediği için, ağzına götürürken hop omuzunun üstünden arkasına uçuyor yemekler :) Çatallada henüz tam kaynaşamadı ama çok sevdi. Çatalı alıyor, gösterdim annecim böyle batırıp ağzına götüreceksin diye. Batıramıyor, dakikalarca uğraşıyor sonra ıh ıhh gösteriyor bana çatalı , ben batırıyorum yemeğine o da hop yutuyor. Bazen de elleriyle mıncık mıncık yiyor. Tabi ben terliyorum, bunalıyorum ama büyük haz almış oluyor.

Çatalı ikinci tutuşu bu arada tekrar maşallah diyeyim ilk anlatmamızda ne yapması gerektiğini anladı ama becerisi yok henüz :) Ben batırıyorum çatalına, o hop ağzına...
Ayrıca küçük bir gurme kendisi. Hiç bir yeni tadı kabul etmiyor. Alışık olduğu şeyleri yemek istiyor.Ya da yeni bir şey yiyecekse önce azcık dilini değdiriyor, beğenirse ağzını açıyor beğenmezse kafasını çeviriyor. Eğer ki hoşlanmadığı yemeği çaktırmadan ağzına koymuş olursam hepsini hop geri çıkartıyor. 'Naz başka yemek yok annecim bununla karnını doyurmak zorundasın' deyip ağzına yemekleri koydukça o da bıkmadan usanmadan ağzından geri çıkartıyor hepsini. İştahsız bir bebek daha öncede sıkıntımı anlatmıştım. Günde toplam 2 ana öğün yiyor geri kalanlar muhallebi, muz, bisküvi ,ıvır zıvır. Meyve suyu sevmiyor. Bazen kesinlikle ret ettiği yemeği 1 hafta sonra yiyebiliyor. Ama aç annecim ağzını hadi yemek saati dediğimde öncelikle bir kaç saniye kaşıktaki yemeği inceliyor, tabağa yani yemeğin bütününe bakıyor, dilini değdirip en son ağzını açıyor.
 Isırarak yemesini öğretmiştim. Dişleri çıktığından bu yana sert katı her şeyi veriyorum. Ekmeği, elmayı, mandalina, portakalı,  böreği, çikolatayı(ki bunu daha 2 defa verdim) hepsini ısırarak yiyor ve yutabiliyor ama bazen boğazına takıldığı oluyor ama o kendini bir şekilde kurtarıyor. Yine de verdiğim şeye dikkat ediyorum yiyene kadar bekliyorum dikkatlice. Bu arada çikolata lafı geçmişken , bayılıyor, eğer görürse ki ambalajlı olanların ne olduğunu anlamıyor ama biz yerken ya da ambalajı açık bir çikolata görse atıyor kendini yere, ıh ıhh eh ehh gösteriyor çikolatayı. Neymiş yemek istiyormuş. Ama annecim zararlı bu sana, anlamıyor ki! (daha komutlardan başka birşey anlamıyor zaten) sen ne dersen de o ıhıh ıh ıhh diye istediği çikolatayı göstermeye devam ediyor.
Örneğin muzu uzatıyorum ısır annecim mama getirdim diyorum . Ih ıh ıh ıh diye elini uzatıyor. Neymiş eline  istiyormuş maymuncuk. Veriyorum kendisi yiyor.

Neymiş efendim? bu cimcimeler daha dünyayı tam tanımadan çok bilmişler. Tanıyınca düşünemiyorum. Hepimize kolay gelsin :)


                                                

9 Ocak 2013 Çarşamba

Yeni, saçma heceler, teknoloji merakımız...

Naz 13. ayını bitirirken çok hızlı gidiyor yetişemiyorum hayata, koşturmacaya :) Gerçi 13. ayımızda ama 10 - 11 aylık bebek hareketleri yapmakta , biz bunu önemsemiyoruz çünkü doktor 2 yaşına kadar, emekleme, yürüme, konuşma,kilo,boy konularında diğer bebeklere göre farklılık göstereceğini, daha sonra bu farkı hiç kimsenin hissetmeyeceğini söylemişti. Naz gerçek ayına göre geriden geliyor. 11 aylık bebek gibi sıralıyor, ufak heceleri bir araya getiriyor(henüz bir kelime çıkmadı ağzından), derdini , istediğini çok iyi anlatıyor.

İlginç hecelerimiz var. Kime söylesen saçma bulur ama ailecek çok iyi anlıyoruz. Örneğin aşağıdaki gibi herşeye elini uzatıp peh peh beh beh gibi heceler söylüyor. Bunu istiyorum diyor. Artık ne istiyorsa, hiç bitmiyor :)

En çok da askıdaki montuna peh peh diyerek gösteriyor sonra da bye bye anlamına gelen baş baş hareketini çok yapıyor. Hanımefendi montunu giyip, dışarı çıkıp, gezmek istiyormuş. Montunu eline verirsen iki ucundan tutup kafasına geçiriyor, geçiriyor dediğim saçma sapan tutuyor kafasına işte güya giyecek kendisi :) Ya da kucağımıza gelip mutfak dolaplarına peh peh diyor. Dolapları açmak istiyormuş :) Ayrıca susadığında biberonuna peh peh yapıyor, çok susadıysa peh peh peh beh beh diye ardı ardına susmuyor biz verene kadar :) Derdini çok iyi anlatıyor. Bah bah pah gibi hecelerde onun gösterdiği yere ya da şeye bakmamız gerekiyormuş. Çok eğlenceli bu dönem, çok zevk alıyorum onun bu hallerinden. En çok da bir birey olduğunu hissettirmesi hoşuma gidiyor. Sevdiği sevmediği yemekler, istediği oyunlar var, istemediği durumlar var, uyumak istemediği zamanlar bunları artık böyle saçma kelimelerle tek tek anlatıyor kuzucuk.


En çok ba ba ba - be be be -de de de de- ıh ıh ıh heceleri ağzımından düşmüyor. Her zamanki gibi oyuncaklar umrumuzda değil. Ama nadirde olsa resimdeki gibi yakalıyorum kendisini. Ben nereye o oraya. Ordan oraya koşuşturup işleri bitirme telaşım olduğunda kafası karışıyor, bir oraya bir buraya derken durup yüzüme bakıyor masumca, dayanamıyorum alıyorum kucağıma öpüyorum her yerini, kucakta topluyoruz evi. Daha doğrusu ben katlıyorum çamaşırları o çekip dağıtıyor :) Sildiğim yerler ıslaksa ellerini oralara şap şap vurup sonrada bakıyor :) napayım sonra yıkıyorum ellerini.

Telefonsuz yaşayamıyoruz sanki. Görmesin bir telefon ! sevgilisiyle mesajlaşan genç kızlar gibi tutuyor iki elle baş parmaklarla ekranı kaydırıyor, elinden bırakmadan oturuyor, uzanıyor telefonla, dakikalarca. Eğer tuş kilidine geçerse ıh ıh ıhh bize uzatıyor, açıyoruz. Birde elinden alırsak kıyamet kopuyor, saklarsak sakladığız yeri ıh ıh diye gösteriyor. Telefon ve bilgisayar hastasıyız kısacası. Telefon çaldığında alıp kulağına götürüyor ama tam kulağını denk getiremiyor bazen kafasınada götürdüğü oluyor :). Ayrıca bilgisayarı görünce gözleri yerinden fırlıyor sevinçden çığlıklar atıyor ama her ikisindede ekran asla kararmasın istiyor :)

İşte bu aralar Naz sürekli bu yeni türettiği heceleri tekrarlayarak, sanki unutmaması gerekiyormuş gibi tekrarlayarak meraklılığına devam ediyor.  Canım kızım benim nazlı Naz' ım seni çok seviyorum annecim akıllı bebeğim.








bronşiolit

Yılbaşından bu yana malesef bronşiolit denilen bir türlü kurtulamadığımız hastalıkla uğraşıyoruz. Naz bunu 3. defa geçiriyor malesef. 9 aylıkken ilk bronşiolit olduğunda çok korktuk hatta biraz ciğerlerede inmişti , alıp İzmire götürmüştük antibiyotik, şuruplar , buhar makinesi sayesinde 1 haftada geçti. İkincisinde de yine aynı ilaçları kullandık. Şimdi ise üçüncü defa aynı hastalığı geçiriyoruz ve antibiyotiksiz atlatmaya çalışıyoruz.
Önce hafif ateşi çıkıyor, solunumda inanılmaz hırıltılar oluyor, sona kuru kuru öksürük, sonra balgam ve balgamı çıkarmak için öksürük, kusma, en son burun akıntısı derken geçip gidiyor ama her seferinde kuzucuğumu çok hırpalıyor. Rahat uyuyamaması ve nefes alamaması sinirlerini bozuyor genel anlamda çok mız mız, hırçın ve herşeye ağlıyor. Tabi geceleri bizde uykusuz. Burnuna sprey(deniz suyu)sıkmaya çalışıyoruz, şurup içirmeye en azından biraz rahat uyusun diye yardımcı olmaya çalışıyoruz ama kuzucuğum kimbilir ne kadar canı yanıyor, kıyamam ona. Sanırım ciddi bir kontrole ve doktora götürmemin zamanı geldi çünkü hastalığın kronikleşmesinden korkuyorum. Önümüzdeki günlerde Naz ın kontrolleri var, o arada bunu da aradan çıkartmalıyız. Malesef erken doğduğu için ciğerler gelişmemişdi ve solunum yapamıyordu doğduğunda ve şu anda da bu tür hastalıklardan koruyamıyoruz ciğerler güçsüz olduğu için.

Biz yeniyılı hastalıkla başladık ve böyle devam etmesin inşallah tüm yıl :).Bir kaç gündür daha iyi ama geceleri yine rahat uyuyamıyor. Allahım beterinden korusun , çaresi olmayan hastalık vermesin tabiki ..

(Bu arada ben resim ekleyemiyorum yükle bölümünde dosya seçmeyi göstermiyor, nedenini bilen var mı?)


3 Ocak 2013 Perşembe

2013 ü karşıladık

Geç oldu biraz ilk yazımı yazmak ama ancak fırsat bulabildim. Yılbaşı günü çalıştım, ertesi gün evde tatildi. Dünde yılın ilk iş günü olarak biraz yoğundu, faturalar falan vaktimi alınca firsat bulamadım yılbaşı gecesinden ve naz dan haberleri yazmaya.
Yılbaşında bir plan yapmamışdık dediğim gibi. Naz zaten o gün biraz keyifsiz ve azcık ateşliydi. Annem güzel yemekler yapmış yedik , içtik afiyetle. Annem, babam, ben, eşim ve tabiki Naz :) Bizde pek uzun uzun sohbet eşliğinde yenen yemekler, özenle kurulmuş masalar olmaz. Herkes yer kalkar hemen masadan :) Ben severim uzun uzun yemek yemeği malesef bana eşlik eden olmaz. Neyse şipşak yemeklerimizi yedik, içkilerimizi çerezlerimizi aldık oturduk derken hadi çarşıda konser varmış gidelim havasına girdik ama pişman olduk çünkü yağmura yakalandık. Tam indik yağmur başladı babam hariç hepimiz gittik fakat ben sadece bızdık için ufak bir şemsiye almıştım, o ıslanmadı , hemen konser alanındaki restorant&bar tarsındaki cafeye girdik. Biz içkilerimizi içmeye orda devam ederken, nazda sütünü içti. Malesef fotoğraf makinemi evde unuttuğum için hiçbirini fotoğraflayamadım :( napalım en azından 1 tane çekebildik:) hafızalarımızda kalacak.

İşte noel anne Naz. Keyifsizdi dediğim gibi. Masada oturdu. Sonra sütünü içti.

Daha sonra yağmur dindi birazcık konseri izledik.Şevval Sam vardı ama kuzucuğun uykusu geldi,  yolda gelirken uyudu. Naz la annemi eve bırakıp arkadaşlara gittik. Tombala oynadık, yedik, içtik, eğlendik ardından 1,30 gibi evimize geldik ama içkiyi birazcık kaçıran kocam eğlenmeye doymadı tabi bodrum gibi yerde merkezde oturunca biraz daha eğlenmeye gitti. Ben yorulmuşum uyudum. Kuzucukda hala uykudaydı ama zor nefes alıyordu hastalıkdan. Kocamda sabaha karşı geldi ve güzel bir uyku çekdik öğlene kadar. Sağolsun sabah annem Naz' a baktı ve bende biraz uyuyup dinlendim. Kızımızla ilk yılbaşımızdı ama meleğim hasta girdi yeni yıla. Allah beterinden korusun sanırım diş çıkartıyor fare dişlerinin yanları hafif kabarmış ve birazda ishal. Diş çıkartırken böyle oluyor diş nezlesi oluyor. Geçer tabiki ama hırçınlık hat safhada. İnanılmaz herşeye daha sinirli, daha hırçın ve herşeye ağlıyor, durduk yere bile ağlıyor.

Ertesi gün güzel bir kahvaltının ardından evdeydik, Naz daha çok hasta gibiydi ve ona bişeyler yedirmekle uğraşmakla geçti tüm gün. Ama nafile yemedi sadece kahvaltı yaptı sonrası ıvır zıvır. Akşam onu anneme bırakıp yemeği dışarda yedik çayımızıda içip eve döndük. Naz a gelince ıhlamur-adaçayı içirdim ateş düşürücü ilaç verip uyuttum. Ama kötü bir gece geçirdi. Burnu, bronşları bayağı tıkalı belliki. Kıyamam ona. Dün biraz daha iyiydi ama geceleri kötü geçiyor.
İşe başladık tekrar dün. Tatilden sonra işe dönmek benim canımı hep sıkıyor, çünkü kızımdan ayrılmak istemiyorum. Vicdanım hep sızlıyor. Sanki büyüyünce ben bakmadığım için ananesini çok sevecekmiş beni önemsemeyecekmiş gibi saçma sapan düşünecelere kapılıyorum biran ama hemen dağıtıyorum kafamdan bunları.
İşte biz yeni bir yılı böyle karşıladık, kızımla sevdiklerimle, dualarla, bin kere ettiğim şükürlerle.
Herkese iyi bir sene olsun inşallah.